Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

129 TBB Dergisi 2021 (157) Mehmet Zülfü ÖNER yandığı kişisel değer, şeref, itibar” şeklinde tanımlanmıştır.6 Bunun yanında ‘‘şeref’’ kavramı, “başkasının birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur”, “toplumca benimsenmiş iyi şöhret” olarak, ‘‘saygınlık’’ ise “saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, itibar, prestij” olarak tanımlanmıştır.7 Kişinin maddi varlığı yanında, korunması gerekli ve zorunlu olan manevi varlığı tartışmasız bütün çağdaş hukuk sistemleri tarafından kabul edilmektedir. İşte özelde hakaret, genelde ise şerefe karşı suçlar, kaynağını Anayasa’dan8 alan ve kanun koyucu tarafından kişinin manevi varlığının bir parçası olan ve şeref olarak nitelendirilen değeri korumaya yönelik suç tipleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda, kişinin manevi varlığı hem kendi kişiliğini hem de toplum ve başkaları nezdindeki kişiliğini ifade etmektedir. Kişinin kendi kişiliği ‘onuru ve şerefi’ olarak ifade edilirken, başkaları yani toplum nezdindeki kişiliği ‘şeref ve saygınlık’ olarak anlaşılmaktadır.9 Buna göre, kişinin kendi haysiyeti hakkında beslediği şerefi ‘sübjektif ve iç şeref’, diğer insanların kişi hakkında besledikleri şeref ise ‘objektif ve dış şeref’ olarak adlandırılabilir.10 Bir başka deyişle, bir kişinin kendisi hakkında beslediği düşünce ve korumaya çalıştığı değerler iç şerefi, kişinin toplum tarafından nasıl bilindiği, tanındığı, yani kişiye nasıl bir değer atfedildiği hususları ise dış şerefi karşılamaktadır.11 6 Bkz. https://sozluk.gov.tr/(e.t.15.05.2021) 7 Bkz. https://sozluk.gov.tr/(e.t.15.05.2021) 8 1982 Anayasası’nın 5. maddesinde devletin temel amaç ve görevleri sayılırken, “kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişilerin temel hak ve hürriyetlerini korumak, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” hususlarına yer verilmiştir. Benzer şekilde Anayasa’nın 12. maddesinde “herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu” belirtildikten sonra 17. maddesinde herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, 3. fıkrada ise kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağı ifade edilmiştir. Anayasamızda verilen yer verilen bu maddeler doğrudan veya dolaylı olarak kişinin manevi varlık alanının en temel unsurlarından olan şeref varlığını tanımakta ve devlete buna karşı dışarıdan gelebilecek müdahaleleri önleme ve yaptırım altına alma görevi yüklemektedir. 9 Soyaslan, s.309. 10 Sahir Erman, “Hakaret ve Sövme Suçları”, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi, İstanbul 1989, Prof. Dr. Nazım Terzioğlu Basım Atölyesi, s.1. 11 Erman, s.2.; Mahmut Koca/Üzülmez İlhan, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1