Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

183 TBB Dergisi 2021 (157) Mehmet Zülfü ÖNER maddesi ile kaldırılmış, basın ve yayın yolu artırım nedeni olmaktan çıkarılmıştır. TCK’nın tanımlar başlıklı 6. maddesi “basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracılığıyla yapılan yayınların anlaşılacağı” şeklindeki düzenleme ile basın ve yayın yolunun tanımını yapmıştır. TCK’nın 125. maddenin 2. fıkrasında ‘‘Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur’’ biçimindeki hükümle hakaret suçu için özel bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeler bağlamda ‘basın ve yayın yoluyla işlenen’ hakaret suçları doğası itibariyle ‘sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti’ ile işlenmiş sayılmalı, ayrıca bu vasıtalarla işlenen suç alenen işlenmiş kabul edilmelidir. TCK’da hakaret suçunun internet yoluyla işlenmesine ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. TCK’nın tanımlar başlıklı 6. maddesindeki basın yayın yolu tanımı ile 125. maddesinin 2. fıkrasındaki ‘‘sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi’’ şeklindeki hükmün, bu özellikleri bünyesinde barındırdığı için, yorum yoluyla, interneti de kapsadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Burada önemli olan husus, failin, internet ve sosyal medya ağı aracılığı ile mağduru hedef alması ve mağdurun onur, şeref, haysiyet değerlerine ilişkin açık bir saldırıda bulunma kastı ile hareket etmesidir. Fail, bu hedef, amaç ve kasıtla hareket ederek mağdur dışında başkalarının öğrenme ve algılama imkanının var olduğu veya bunun açıkça kabul edildiği durumlarda hakaret suçunu işlediğinde aleniyetin gerçekleştiği kabul edilmelidir. Buna karşın, örneğin failin e-mail veya doğrudan mesaj gibi yöntemle sadece mağdurun bilgisine sunduğu hakaret içerikli iletilerde aleniyet unsuru gerçekleşmemiştir. Bu durumlarda elektronik ortamda kullanılan yöntem ve araçların (iletinin aktarım ve ulaşım şekli), yani suçun işlenmesi sırasında failin mağdur ve diğer muhataplarla olan ilişki biçiminin dikkate alınması gerekmektedir. Yargıtay, uygulamada aleniyet ile ilgili sorunlarda öğretide dile getirilen ve yukarıda ifade edilen görüşler yanında bazı ölçütler kullanmakta, ayrıca somut olayın özellikleri dikkate alınarak aleniyetin varlığı için gerekirse keşif yapılarak karar verilmesini istemektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1