Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

268 $ø+0 YH $na\aVa 0aKkHPHVL .aUaUOaUÕ ,şÕ÷Õnda 9HUJL &H]aOaUÕnda ³1Rn BÕV ,n ,dHP´ øOkHVL de vergi kabahati cezası verilebileceğini öngörmüştür. Buna ek olarak VUK’un 367/son hükmünde, vergi suçlarına ilişkin ceza mahkemesi kararlarının, VUK’ta düzenlenen vergi kabahatlerinin karşılığı olan vergi cezalarını uygulayacak makam ve mercilerin işlem ve kararlarına etkili olmadığı; bu makam ve mercilerce verilecek kararların da ceza hâkimini bağlamadığı düzenlenmiştir. Bu durumda özellikle vergi ve ceza mahkemeleri arasında ne tür bir etkileşimin olacağı kanunda açıkça düzenlenmemiş, bu da öğretide eleştiri konusu olmuştur.47 Yukarıda da değinildiği üzere Kabahatler Kanunu’nun 15/3. maddesinde, bir eylemin hem suç hem de kabahat oluşturması halinde sadece suç nedeniyle yaptırım uygulanacaktır. Bu durumda VUK’un 340. ve 367/4. maddeleri ile Kabahatler Kanunu’nun 15/3. maddesinin belirli durumlarda aynı konuda farklı düzenlemeler içerdiği sonucu ortaya çıkmaktadır.48 Buna karşılık, VUK’un 336/1. maddesi uyarınca bir fiilin hem genel usulsüzlük cezası hem de vergi ziyaı cezası gerektirmesi halinde sadece miktar itibariyle ağır olan ceza verilecektir. Böylelikle iki ayrı kabahat fiili arasında da non bis in idem kuralı uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu düzenleme Kabahatler Kanunu’nun 15/1. maddesinde yer bulan kanun hükmüne paralel bir düzenlemedir. Bununla birlikte anılan madde düzenlemesine VUK’un 353/2. maddesinde bir istisna ge47 Mustafa Akkaya, “Vergi Mahkemesi ve Ceza Mahkemesi Kararlarının Etkileşimi Üzerine Bir İnceleme”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Y. 2000, C. 49, S. 1-4, s. 85 vd. 48 Bazı yazarlara göre ise, bu tür durumlarda vergi suç ve kabahatleri arasında non bis in idem ilkesinin uygulanma koşulları ve dolayısıyla bir çatışma yoktur: “… vergi kaçakçılığı suçunu düzenleyen 359. maddede hareket seçimlik olarak belirlenmiş olmasına rağmen somut olarak bir netice öngörülmemiştir… Ancak sırf hareket suçu olması nedeniyle bu suç vergi ziyaı kabahatinden ayrılır. Vergi ziyaında vergilendirme ile ilgili ödev niteliği taşıyan davranışların yapılmaması nedeniyle verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi ya da eksik tahakkuk ettirilmesi veya haksız yere verginin geri verilmesi neticesi aranır. Dolayısıyla vergi kaçakçılığı ile vergi ziyaını oluşturan ‘fiil’ aynı değildir. Bu iki fiil karşılığı uygulanan yaptırımlar sebep, sonuç, hukuksal dayanak, amaç ve usul açılarından da farklıdır… dolayısıyla bu durum non bis idem ilkesinin uygulama alanında değildir…” (Recep Narter/Ercan Sarıcaoğlu, “Vergi Kabahatlerinde ve Suçlarında İçtima”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Y. 2013, C. XVII, S. 1–2, s. 87-89). Ayrıca bkz. Yılmaz Hızlı, Türk Vergi Hukukunda Kaçakçılık Suçu, Kazancı Hukuk Yayınları, Ankara, 1984, s. 32. Aksi yönde ise bkz. Altan Rençber, Kabahat Genel Teorisi Açısından Vergi Kabahatleri, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2017, s. 86, 87.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1