Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

274 $ø+0 YH $na\aVa 0aKkHPHVL .aUaUOaUÕ ,şÕ÷Õnda 9HUJL &H]aOaUÕnda ³1Rn BÕV ,n ,dHP´ øOkHVL Glantz/Finlandiya kararında ise AİHM, Zolotukhin/Rusya kararında ortaya koyduğu “aynı suç” yaklaşımını vergilendirme alanına uygulamıştır.73 Böylelikle Mahkeme, vergi suç ve kabahatleri bakımından non bis in idem kuralına önceki içtihatlarından farklı bir yaklaşım getirmiştir. Anılan karara konu olayda, vergi idaresi, başvurucunun belirli yıllar arasında şirketinden örtülü kâr payı elde ettiğini tespit etmiştir. Bunun üzerine başvurucu hakkında ek vergi tarh edilmiş ve verginin katları olarak uygulanan para cezası kesilmiştir. Ayrıca savcılık tarafından yolsuzluk ve gelirini eksik beyan ettiği için vergi kaçakçılığı suçundan da dava açılmış; bunun sonucunda 2 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedilmiştir. AİHM’nin önündeki davada taraflar, her iki davanın başvurucunun gelirini beyan etmemesinden kaynaklandığını ve dolayısıyla aynı olaylara dayandığını kabul etmişlerdir. Mahkeme, Finlandiya hukuk sistemine göre, ceza ve vergi davaları arasında esas ve zaman bakımından yakın bir ilişki olduğunun söylenemeyeceğini; cezai ve idari yaptırımların farklı otoriteler tarafından verildiğini, bu otoritelerce verilen kararların birbirini etkilemediğini belirtmiştir. Mahkeme, iki tür yaptırımın da birbirinden bağımsız şekilde kesinleştiğini, mahkeme veya idare tarafından uygulanan yaptırımlardan hiçbirisinin diğer mahkeme veya idare tarafından cezanın belirlenmesi sırasında dikkate alınmadığını ve merciler arasında hiçbir etkileşim olmadığını vurgulamıştır.74 Ayrıca Mahkeme, Sözleşme’ye ek 7 No.lu 73 Glantz/Finlandiya, B. No: 37394/11, 20.08.2014 (http://hudoc.echr.coe.int/ tur?i=001-162497, Erişim Tarihi: 19.02.2021); Yaltı, (2015), s. 86. 74 Mahkeme bu durumu ise şu şekilde açıklamıştır: “61. Mevcut davaya dönüldüğünde ve Sözleşmeye Ek 7 No’lu Protokol’ün 4 § 1. maddesine ihlal teşkil edecek şekilde mükerrerlik olup olmadığının tespitine ilişkin olarak, Mahkeme; başvuranın hem mahkûm edilmesinin hem de kendisine vergi sürşarjları yüklenmesinin, düşük vergi değerlendirmesine neden olacak şekilde vergi beyanı sırasında gelir hakkında bilgi sağlanmaması nedeniyle Finlandiya kanunlarında öngörülen yaptırımların bir parçası olduğunu kaydeder. Ancak, Finlandiya sistemi uyarınca, cezai ve idari yaptırımlar, birbiriyle alakalı olan yargılamalar olmaksızın, farklı yetkililer tarafından uygulanmaktadır: her iki dava da kendine özgü yolu izlemekte ve birbirlerinden bağımsız olarak kesinleşmektedir. Ayrıca, yaptırımlardan hiçbiri, diğer mahkeme veya makam tarafından yaptırımın ağırlığını değerlendirmede dikkate alınmamakta olup; ilgili merciler arasında da başka bir etkileşim söz konusu olmamaktadır. Daha da önemlisi, Finlandiya sisteminde vergi sürşarjları, başvuranın tutumu ve ceza davasında yapılan değerlendirmelerden bağımsız olarak ilgili vergi mevzuatınca başvuranın yükümlülüğünün incelenmesinin ardından uygulanmaktadır. Bu, Mahkemenin önceki davalarından, sürücü belgesine ilişkin olan R.T. ve Nilsson kararına ters düşmektedir. Bu kararda, ehliyetin alınmasına ilişkin karar, işlenen trafik suçu

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1