Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

286 $ø+0 YH $na\aVa 0aKkHPHVL .aUaUOaUÕ ,şÕ÷Õnda 9HUJL &H]aOaUÕnda ³1Rn BÕV ,n ,dHP´ øOkHVL gerektiğini ifade etmekte ve bu ölçütün anlamının, yargılamaların amaçlarının ve yargılamalarda kullanılan araçların esas bakımdan bütünleyici ve zaman bakımından bağlantılı olmasının yanında yargılamalar sonucunda ortaya çıkacak sonuçların muhatap kişi için ölçülü ve öngörülebilir olması olduğunu vurgulamaktadır.101 Mahkeme bu araştırmaları yaparken de özellikle, ilgili ülkenin hukuk sistemi içerisinde cezai ve idari yaptırımların farklı otoriteler tarafından verilip verilmediğini, bu otoritelerce verilen kararların birbirini etkileyip etkilemediğini, mükerrer yargılamanın öngörülebilir sonuçlar doğurup doğurmadığını ve ilgili otoritelerden birisi tarafından uygulanan yaptırımların diğer otorite tarafından cezanın belirlenmesi sırasında dikkate alınıp alınmadığını araştırmaktadır. AİHM böylelikle suç ve kabahatler bakımından, birbirinden “haberdar” ve birbiriyle “etkileşimde olan”, birbirinin verdiği yaptırımları “gözeten” otoritelerce “öngörülebilir ve tamamlayıcı” bir mükerrer yargılama veya cezalandırmanın non bis in idem ilkesini ve dolayısıyla Sözleşme’ye ek 7 No.lu Protokol’ün 4. maddesini ihlal etmeyeceğini ortaya koymuştur.102 Öğretide AİHM’in, yargılamalar arası etkileşimsizliği neden adil yargılanma hakkı kapsamında değil de non bis in idem yasağı içinde değerlendirdiğinin anlaşılamadığı bir eleştiri olarak ileri sürülmüştür.103 Bu noktada, yargılamalar arası etkileşimsizliğin kural olarak ve genel çerçevede adil yargılanma hakkı kapsamında kaldığı açıktır. Buna karşılık, yargılamalar arasındaki her etkileşimsizlik, “çifte yargılama” sonucunu doğurmayabilir. Bu nedenle yargılamalar arasındaki bir etkileşimsizlik halinde, kişilerin aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmaları ya da cezalandırılmaları sonucu ortaya çıkıyorsa, adil yargı101 A ve B/Norveç, §§ 130, 152. 102 Buna karşılık özellikle non bis idem ilkesine istisna getirilen vergi suç ve kabahatleri bakımından de facto ve de jure olarak, gerek idari makamlar ile ceza mahkemeleri gerekse vergi mahkemeleri ile ceza mahkemeleri arasında genel bir “etkileşimsizlik”ten söz etmek yanlış olmayacaktır. Aynı yönde bkz. Akkaya, s. 89, 90, 95; Yaltı, (2015), s. 90. Ayrıca bu görüşü destekler nitelikte olan VUK’un 367/son maddesi şöyledir: “Ceza mahkemesi kararları, bu Kanunun dördüncü kitabının ikinci kısmında yazılı vergi cezalarını (vergi ziyaı, usulsüzlük) uygulayacak makam ve mercilerin işlem ve kararlarına etkili olmadığı gibi, bu makam ve mercilerce verilecek kararlar da ceza hâkimini bağlamaz”. 103 Barış Bahçeci, “İham İçtihadında Vergi Cezalarında Ne Bis In Idem”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Y. 2018, C. 67, S. 2, s. 274.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1