Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

312 ødaUHnLn 7aUaI 2OdX÷X 8\XşPa]OÕkOaUda $UaEXOXFXOX÷Xn 8\JXOaPa $OanÕ YH $kVa\an <|nOHUL yon üyelerinin sorumsuzluğundan söz etmek mümkün değildir. Bu noktada 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 12/2. maddesinde yer alan “Devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedeli üzerinden ödenmesi esastır.” hükmü uyarınca, sebep olunan zararın komisyon üyesinden tahsili ve ayrıca 125. madde kapsamında disiplin cezası verilmesi gündeme gelecektir. Belirtelim ki, komisyon üyelerinin hizmetin görülmesi ile ilgili olmayan, salt kişisel kusurlarından50 kaynaklanan tazminat sorumluluklarını da ayrı tutmak gerekmektedir. Zira bu nitelikteki davranışlar ile hizmetin görülmesi arasında illiyet bağı kopmuş kabul edilir. Örneğin, komisyon üyesinin arabuluculuk görüşmeleri sırasında, haksız fiil niteliğindeki davranışları onun şahsi sorumluluğunu doğuracak, bu fiil ve davranışları için adli yargıda ilgili kişiye karşı tazminat davası açılabilecektir. SONUÇ Arabuluculuk, 6325 sayılı Kanun uyarınca, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan “özel hukuk uyuşmazlıklarının” çözümlenmesinde uygulanma imkânı olan bir müessese olup, idarenin kamu gücüne dayanarak tesis ettiği işlem ve eylemlerden doğan idari uyuşmazlıklar bakımından bu yönteme başvurulamamaktadır. Bu anlamda, yalnızca idarenin özel hukuk kişisi gibi hareket ettiği özel hukuk uyuşmazlıkları bakımından uygulanan arabuluculuk müessesesinin uygulamasında ise bazı problemlerle karşılaşılmaktadır. Bu problemlerin başında ise şüphesiz, uyuşmazlığa taraf olan idarelerin ve idareyi temsil eden komisyon üyelerinin 50 Onar’a göre; kişisel kusuru hizmet kusurundan ayıran kriter, subjektif bir kriterdir. Bu bakımdan kusurlu fiilin objektif bakımdan hizmetle ilgisinin olup olmaması, safhalarından birini oluşturup oluşturmaması önemli değildir. Kamu görevlisinin kötü niyeti ve kastı, kusurunun kişisel kusur sayılması için yeterlidir. Sıddık Sami Onar, İdare Hukukunun Umumi Esasları, Cilt III, İstanbul, 1966, s.1699-1702; Akın Düren, İdare Hukuku Dersleri, Ankara, 1979, s.296-297; İl Han Özay, Günışığında Yönetim, İstanbul, 2004, s. 867-868; Metin Günday, İdare Hukuku, 10. baskı, İmaj Yayınevi, Ankara, 2011, s.374-376. Bu tür fiiller, kamu hizmeti veya kamu görevlisinin görevi ile ilgili olmayan fiillerdir. Kamu görevlisi, bu fiilleri sebebiyle özel hukuk hükümlerine göre, haksız fiil sebebiyle sorumlu olacaktır. Burada idari faaliyet ile zarar arasındaki nedensellik bağı kopmuş olacağından, idarenin hizmet kusurundan söz edilemeyecektir. Gürsel Kaplan, İdari Yargılama Hukuku, 7. baskı, Ekin Yayınevi, Bursa, 2020, s.303.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1