326 .aUşÕOaşWÕUPaOÕ +XkXka *|UH BLUOLkWH 9HOa\HW .aUaUOaUÕnda +akLPLn 'LkkaWH $OaELOHFH÷L takdir yetkisine sahip olması değildir. Hakim, çocuğun üstün yararını gözetmek kaydıyla ve mümkünse ana-baba ve çocuğu da dinleyip görüşlerini aldıktan sonra, her somut olayın özelliğine göre, velayetin birlikte ya da tek başına kullanılmasına karar verebilmelidir. Kurt’un da ifade ettiği gibi, karşılaştırmalı hukukta yer alan düzenlemelerin Türk hukukunda da aynen benimsenmesi hakkaniyete uygun sonuçlar vermeyebilir. Bu noktada her ülkenin örf ve adetlerinin, hukuk düzeninin, sosyo-kültürel yapısının ve gereksinimlerinin birbirinden farklı olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla, Alman ve İsviçre Medeni Kanunlarında, birlikte velayetin kural olarak kabul edilmesi, Türk Medeni Kanunu bakımından bir zorunluluk doğurmaz. Hakim, aile içi şiddet, madde bağımlılığı, ahlaksız yaşam sürdürülmesi, ebeveynler arasında sürekli bir çatışmanın varlığı gibi olguları göz önünde bulundurarak tek başına velayete karar verebilmelidir. Ancak bu durum ne birlikte velayetin kural ne de tek başına velayetin istisna olduğunu gösterir. Zira hakim her olayı ayrıca değerlendirip velayetin ne şekilde kullanılacağına karar vermelidir. Yine de hakimin birlikte velayete karar verirken dikkate alması gerektiği bazı esasların kanun koyucu tarafından belirlenmesi, uygulamada yeknesaklığın sağlanması bakımından önemlidir. II. BOŞANMADAN SONRA VEYA EVLİLİK DIŞI İLİŞKİLERDE BİRLİKTE VELAYETE KARAR VERİRKEN HAKİMİN DİKKATE ALABİLECEĞİ BAZI ESASLARIN BELİRLENMESİ 1. Genel Olarak Yukarıda da izah edildiği üzere, karşılaştırmalı hukukta birlikte velayeti benimseyen bazı ülkelerin düzenlemelerinde, birlikte velayet kararı verilebilmesi için birtakım koşulların varlığı aranırken, bazı ülkelerde herhangi bir koşulun gözetilmediği, diğerlerinde ise koşullardan ziyade “göz önünde tutulması gereken esaslar” gibi başlıklarla birlikte velayet kararlarında hakime yol gösterici bazı hususlara yer verildiği görülmektedir. Ülkemizde ise, revizyona gidildiği takdirde, birlikte Tuğrul Ansay’a Armağan, Ankara 2006, s. 251- 260, s. 259, 260; Uzun, s. 158; Yeliz Yücel, Türk Medeni Hukukunda Boşanma Halinde Velayet, Çocukla Kişisel İlişki Kurulması ve Çocuğun Soyadı, İstanbul 2018, s. 132.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1