343 7BB 'HUJLVL g]JH Bg/h.B$ù, Ülkemizde birlikte velayete ilişkin bir düzenleme yapılırken, bizce, ana ve babaya, velayet anlaşmasını diledikleri gibi yapabilme özgürlüğü verilmelidir. Bu konuda ana ve baba sadece çocuğun üstün yararının gözetilmesi sınırına tabi olmalıdır.122 Yine de hakimin takdir yetkisinin saklı olduğu, başka bir ifadeyle, tarafların yapacağı anlaşmanın hakimi bağlamadığı hususu unutulmamalıdır.123 Nitekim velayet anlaşmalarında da hakim anlaşmanın aksine bir karar verebilir ya da tarafların ve çocuğun yararını göz önünde bulundurarak gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir.124 Hakimin değişiklik yaptığı hallerde ise, söz konusu değişikliklerin, ana ve baba tarafından da aynen kabulü gerekir.125 Medeni Kanunu’muzda birlikte velayet kabul edildiği takdirde, hakim, önüne gelen anlaşmayı öncelikle hukuka uygunluk yönünden denetlemelidir.126 Örneğin, anlaşmanın velayet kapsamındaki hak ve yükümlülüklerin bölünmesi şeklinde yapılması ya da anlaşmada ahlaka aykırı hükümlerin yer alması durumlarında anlaşmanın onaylanmaması gerektiği söylenebilir. Öte yandan anlaşmada tarafların iradelerinin uyuşup uyuşmadığı, irade sakatlığı hallerinin mevcut olup olmadığı ve anlaşmanın açık ve anlaşılır bir şekilde kaleme alınıp alınmadığı da incelenmelidir.127 Bu incelemelerin temelinde yine çocuğun yararı bulunmaktadır. Nitekim örneklerde sayılan anlaşmaların, başta çocuğun yararını ağır bir şekilde ihlal ettiği söylenebilir.128 Bundan başka hakim, anlaşma sonucunda birlikte velayetin uygulanıp uygulanamayacağı hakkında da gerekli incelemeleri yapmalıdır. Örneğin, aile içi şiddete maruz kalan bir çocuk için birlikte velayetin uygulanabilirliği tartışılır. Hakim bu durumda, çocuğun doğrudan 122 Koçhisarlıoğlu, s. 37; Büchler/Cantieni/Simoni, s. 218; Akkışla, s. 53; Grassinger, s.831. 123 aErdem, s. 176; Schwenzer/Keller, New Rules, s. 460; Bucher, Elterliche Sorge, s. 21; Büchler/Cantieni/Simoni, s. 218; Şimşek, s. 82; Akkışla, s. 52. 124 Ayrıca bkz. Akıntürk/Ateş, s. 271; Seçer, s. 276; Gülgösteren, s. 166; Gloor/Lukas, s. 511; Taşkın, s. 111; Akkışla, s. 53; Yalın, s. 40; Esra Pınar Yılmaz Bilgin, Türk Hukukunda Anlaşmalı Boşanma, Ocak 2016, s. 88. 125 Ayrıca bkz. Akıntürk/Ateş, s. 271; Seçer, s. 278; Yalın, s. 40; Yılmaz Bilgin, s. 88. 126 S. Çelikel, Boşanma, s. 98; Yılmaz Bilgin, s. 83. 127 Seçer, s. 277; Yalın, s. 41. TBK m. 27 gereği, anlaşmanın konusu emredici hukuk kurallarına, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olmamalıdır. 128 Koçhisarlıoğlu, s. 38.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1