Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

382 5RPa +XkXkXna *|UH 6RUXPOXOXk gOoWOHUL øoHULVLndH ,PSHUÕWÕa’nÕn <HUL GİRİŞ Borçluyu, borcun gereği gibi ifası için dikkat ve özen gösterme ve gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü altına sokan genel ihmal tipinin yanında, teknik veya meslekî niteliğe sahip olan ifalara özgü özel bir ölçüt bulunmaktadır. Bu ölçüte göre, mesleğine ilişkin olarak bir akit yapan veya teknik nitelikte bir edimin borçlusu olan kişi, mesleğin gereklerine uygun hareket etmemesi veya teknik anlamdaki yetersizliği sebebiyle borcun hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden sorumludur. Romalı hukukçular bu bağlamda borçlunun yetenekli olmakla (imperitiam praestare) yükümlü olduğunu kabul etmişlerdir. Kusurun objektifleştirilmesi olarak nitelendirilen bu hallerde imperitia’nın (beceriksizlik, bilgisizlik, tecrübesizlik) ve infirmitas’ın (zayıflık, güçsüzlük) kusurlu davranış ile eşit derecede kabul edildiği ve sorumluluğun doğması için yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bu hallerde borçlunun yüklendiği edimi ifa etmek için bütün gayreti göstermiş olması onu sorumluluktan kurtarmak için yeterli olmuyordu1. Bu çalışmada Roma Hukukuna göre borçlunun sorumluluğunun tespiti için kullanılan ölçütlerden biri olan imperitia kavramı, yüklenicinin (conductor) eser sözleşmesinden (locatio conductio operis) doğan sorumluluğu bağlamında ele alınacaktır. I. SORUMLULUK HUKUKU ALANINDA KLASİK VE KLASİK SONRASI HUKUK DÖNEMLERİNDE KULLANILAN ÖLÇÜTLERE İLİŞKİN GENEL BİR DEĞERLENDİRME Roma hukukunun tarihsel gelişimine bakıldığında sorumluluk hukuku alanında uygulanan ilkelerin zaman içerisinde sosyal, ekonomik ve kültürel değişmelere paralel olarak devamlı geliştiği ve değiştiği anlaşılmaktadır. Bu alanda özellikle kusursuz (objektif) sorumluluk ve kusura dayanan (sübjektif) sorumluluk ilkelerinin, her devrin özelliklerine göre bazen biri bazen diğeri hâkim olacak şekilde, eski hukuk devrinden itibaren uygulandığı anlaşılmaktadır. Borçlunun sorumlu olup olmadığının tespitinde kullanılan ilkelerden biri olan kusursuz sorumluluk ilkesine göre, borçlunun davranışı ile zarar arasında sebep-sonuç ilişkisinin varlığı yeterlidir. Kusura dayanan sorumluluk ilkesinin uygulandığı hallerde ise, borcun hiç veya gereği gibi ifa edil1 Bülent Tahiroğlu, Roma Borçlar Hukuku, İstanbul 2018, syf. 55-56.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1