Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

396 5RPa +XkXkXna *|UH 6RUXPOXOXk gOoWOHUL øoHULVLndH ,PSHUÕWÕa’nÕn <HUL mi gereği gibi ifa edebilmesi için fiziksel bir performans sergilemesi gereken hallerde, fiziksel zayıflığı da (infirmitas) yine culpa’nın bir türü olarak kabul etmiştir.35 Gerek D.9.2.8.1’de gerekse, yukarıda ele alınan D.9.2.8 pr.’da kendilerini belirli bir alanda uzman bir kişi olarak tanıtıp teknik bilgi gerektiren bir edimi üstlenen kimselerin, aslında bu uzmanlık alanının gerektirdiği bilgi, beceri ve tecrübeye sahip olmadıkları (imperitia) veya yeterince güçlü olmadıkları (infirmitas) için verdikleri zarardan sorumlu tutulmuşlardır. Dolayısıyla güçsüzlük, zayıflık ve çelimsizliğin, tıpkı beceriksizlik, bilgisizlik ve tecrübesizlik gibi kusur olarak addedildiği, bu metinlerde kullanılan, infirmitas culpae adnumeratur ve imperitia culpae adnumeratur ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır.36 Bu açıklamalardan anlaşıldığı üzere, cumhuriyet devrinin sonları ve imparatorluk devrinin başlarından itibaren, hukukçular, beceriksizliği, tecrübesizliği veya bilgisizliği sebebiyle bir zarara sebep olanların gerek sözleşmeden (locatio conductio operis) gerekse haksız fiilden (damnum iniuria datum) ötürü sorumlu tutulabileceklerini kabul etmişlerdir. Hukukçular, bu yaklaşımlarıyla, iş sahiplerinin (locator), bir eser meydana getirmeyi üstlenmiş olan kişilerle (conductor), bu konuda yetenekli olduklarını düşünerek locatio condictio operis sözleşmesi kurdukları varsayımından hareket etmişlerdir. Bu durumda, ihtilâf halinde, conductor tarafından sergilenen performansın yeterli olup olmadığının somut (sübjektif) ölçütlere göre mi, yoksa soyut (objektif) ölçütlere göre mi tespit edildiği ve imperitia’nın yargılama aşamasında nasıl bir işlevi olduğu sorusu akla gelmektedir. Konuya ilişkin metinlere bakıldığında, hukukçuların uygulanacak ölçütün ne olması gerektiği hususunda yeknesak bir yaklaşım sergilemedikleri anlaşılmaktadır. Celsus ve Gaius’a göre, conductor’un sergilediği performansın yeterli olup olmadığı, içinde bulunduğu sübjektif koşullara ve kendi yeterliliğine göre değil; objektif ölçütlere göre nasıl bir performans sergilemesi gerektiği dikkate alınarak belirlenmelidir. Bu hukukçular tarafından soyut ölçütlere göre bir değerlendirme yapıldığı ve conductor’un sorumluluğunun ağırlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Ancak metinlerde, ihtilâf halindeki tarafların, imperitia’nın mevcut olup olmadığını ispat 35 Martin, syf. 122; Rodrigues Maffeis Moreira, syf. 22. 36 Rodrigues Maffeis Moreira, syf. 21.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1