Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

457 7BB 'HUJLVL ) (OLI d(/ø. rini tayin ettiği27 tam vatandaşlık vasfına eriştirip eriştirmemek hususundaki titiz seçiciliğe devam ederek; vatandaşlığın mahiyetinin belirlenmesinde takdir olgusuna yaslanan klasik gerçekçi yaklaşımı terk etmemişlerdir.28 Yabancıların vatandaşlık taleplerine cevap verilirken, vatandaş olma iradesini ortaya koyan ilgililerde bu iradeyi destekleyecek kuvvetli dahili bir bağlantının29 varlığı gözetilmektedir. Bu bakımdan vatandaşlığın, sonradan ve bir statü olarak yetkili makamın takdiri ile bahşedilmesine yönelik olarak değinilmesi gereken önemli bir konu, siyasi otoritenin, bu yolla vatandaş kılınanlardan kendi öz kimliklerini ne ölçüde terk etmelerini bekleyeceği meselesidir. Söz konusu durum, vatandaşlığın sonradan oluşumunu “hak” kavramı ile bağdaştıran anlayışta, sonradan vatandaş olanların, politikacıların siyasi üstünlüklerinden nispeten daha az etkilenecekleri anlamında yorumlanabilmektedir; zira siyasi irade başlangıçta, sonradan vatandaş olmanın şartlarını belirli bir politik anlayış çerçevesinde tespit etmekte; bu doğrultudaki kabul iradesini baştan açıklamaktadır. Buna karşılık takdir kararı ile oluşacak vatandaşlıkta, siyasi irade, politikasını değiştirdikçe toplumsal sosyal çehre de değişmektedir.30 27 Marshall, vatandaşlık kavramının yön kazanımlarını, İngiltere ve tarihsel süreçteki gelişmeler üzerinden açıklamaktadır. Vatandaşlığın muhtevası, 18.yy’da medeni haklara; 19.yy’da siyasal haklara; 20.yy’da ise sosyal haklara ilişkindir. Medeni haklar, kişisel özgürlükleri, mülkiyet hakkını ve kişiye bağlı diğer hakları içermektedir; siyasal haklar, kişilerin siyasal iktidarın kullanımına katılmalarını sağlayan haklardır; sosyal haklar ise belirli bir ekonomik refah düzeyi ve toplumdan pay almaya yöneliktir. Burada önemli olan, hangi yönde gelişim gösterirse göstersin, vatandaşlığın vasıf eşitliği yaratabilmesidir. Thomas Humphrey Marshall, Tom Bottomore, Yurttaşlık ve Toplumsal Sınıflar, Çev. Ayhan Kaya, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2006, s.6-9. Hâli ile, münferit alanlarda yaşanan gelişimler, ancak birbirlerine etki ederek vatandaşlığın bütüncül görünümünü yaratmaktadır. Ancak, medeni, siyasi ya da sosyal alanlardaki gelişim ve bunların vatandaşlığın muhtevasına katkısı aynı düzeyde olmayabilir; dolayısıyla vatandaşlığı, vasfın tanımlanması yönünden birleşik, tek görünümlü kabul etmek ve fakat muhtevası yönünden bölünemez görmemek gerekmektedir. Michael Lister, “Marshall-ing Social and Political Citizenship: Towards A Unified Conception Of Citizenship”, Government and Opposition, Vol. 40, No. 4, Cambridge, 2005, s.474-475. 28 Wiesner, Björk, s.53. 29 Ergin Nomer, Vatandaşlık Hukuku Dersleri, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1971, s.55. 30 Sonradan vatandaş olup; topluma entegre edilmiş insanlardan, dil, giyim ya da dini alışkanlıklar gibi kendi özgün kültürlerinin önemli özelliklerini sosyal yaşamda kaybetmeleri; bu özelliklerini yalnızca özel yaşamlarında sürdürmeleri beklenmektedir. Bu ise göçmen azınlıkların haklarını savunanların, bilhassa vatandaşlığı üst bir kimlik olarak değerlendiren görüşte, vatandaşlık kimliğini bes-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1