Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

461 7BB 'HUJLVL ) (OLI d(/ø. aldıkları kıstaslardan hereketle bu imkândan faydalanacak kişilerde aranılacak şartları belirlerken, egemenlik haklarından gelen serbestiden geniş ölçüde faydalansalar dahi bu konuda, iki dünya savaşının tecrübe tortusu itibariyle, uluslararası hukukun kontrolüne tabi olmaya dayalı bir sınır da çizilmiştir. Bu bağlamda “Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi”nin37 birinci maddesinin üçüncü fıkrasında, ırkçılığın vatandaşlık ölçütü olarak kullanılmamasını temin etmek üzere “Sözleşme’de yer alan hiçbir husus, belli bir ülke vatandaşlığına karşı ayrım gözetmemesi kaydıyla, Sözleşme’ye taraf devletlerin uyrukluk, vatandaşlık, vatandaşlığa kabul konularına ilişkin yasal düzenlemelerini etkileyecek şekilde yorumlanamaz” hükmüne yer verilmiştir. Sözleşme’nin giriş paragrafında, dünyanın bazı bölgelerinde hâlen var olan ırk ayrımcılığı ve apartheid, ayrımcılık veya ayrım politikaları gibi ırk üstünlüğü veya ırk düşmanlığı üzerine kurulu hükümet politikaları endişe verici olarak tanımlamakta; özellikle yerli ve mukim halka yönelik vatandaşlık ayrımcılığının reddedildiği ifade edilmektedir. Fakat aynı Sözleşme, var olan toplumun landırılmasına ilişkin olup; konuya yönelik politikalarda açıkça cinsiyet ayrımına gidildiği görülmüştür. Bu dönemde, bir kadının, kendisi ya da kendisi ile birlikte çocukları adına bir başka devletin vatandaşı olma başvurusunda bulunması mümkün değildir; kadın ve çocuklar daima erkeği takip etmiştir. Andrei Stavilă, ‘Citizens-Minus’ and ‘Citizens-Plus’ A Normative Attempt to Defend Citizenship Acquisition as an Entitlement Based On Residence, Thesis Submitted For Assessment With A View To Obtaining The Degree Of Doctor Of Political and Social Sciences Of The European University Institute, Florence, 2013, s.32. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise, göçmenlik temelli bir tarihe sahip olunması sebebi ile, sonradan vatandaş olma imkânı, genellikle yasal barikatlarla birlikte tanınmıştır. Benzer şekilde, Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkili bir diğer tutarlı ve aşılamayan sorun olan ırkçılık, vatandaşlığa kabul rejimine yönelik kriterler belirlenirken bir diğer engeli oluştumuştur. Amerika Birleşik Devletleri Anayasası’nda sonrada vatandaşlığa kabul ile ilgili yetki açıkça federal yönetimlere tahsis edilmiş; Kongre’ye yeknesak bir vatandaşlık kuralı oluşturma yetkisi verilmiştir. Kongre, 1790 yılındaki ilk oturumda Amerika Birleşik Devletleri’nde iki yıl ikamet eden -bu süre 1790 ılında beş yıla çıkarılmıştır- “özgür beyaz kişiler”in sonradan Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olabilmelerini, ahlaklı karakter sergilemek ve anayasayı desteklemeye yönelik bir yemin etmek şartları ile birlikte, mümkün kılmıştır. Peter J. Spiro, EUDO Citizenship Observatory Report On Citizenship Law: United States Of America, 2015, s.5. 37 Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme, 21 Aralık 1965 tarih ve 2106 (XX) sayılı BM Genel Kurul kararı uyarınca kabul edilerek imza ve onaya açılmış; 19. madde uyarınca, 4 Ocak 1969 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, bu sözleşmeyi 03.04.2002 tarihli ve 4750 sayılı Kanun’la uygun bulmuştur (RG: 09.04.2002 (T); 24721(S)).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1