Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

502 6RnUadan YH <HWkLOL 0akaP .aUaUÕ LOH 7Uk 9aWandaşÕ 2OPanÕn BaşYXUX ùaUWOaUÕ 79. P VI. SONUÇ 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun, vatandaşlığın izafesini, mülga vatandaşlık kanunlarındaki temel anlayış doğrultusunda doğum olayına ve doğum dışı nedenlere bağladığı; vatandaşlık vasfının oluşumunu, “kazanma” kelimesi ile açıkladığı görülmektedir. Çalışmamızın “ifade sarmalı” başlıklı kısmında açıklanmaya çalışıldığı üzere, “kazanma” doğrudan gerçekleşmek veya sonradan yapılmak anlamlarını kapsayıcı bir kavram değildir. Lisanımızda meydana gelmek, varlık kazanmak, gerçekleşmek ya da yapılmak anlamlarının karşılığı olarak kullanılan kelime “olmak”tır. Vatandaşlığın hukuki ve siyasi bir bağlılık durumuna vücut vermesi sebebiyle, yetkili makam kararı ile sonradan vatandaş kılınmanın, vatandaş olmayı sağlayan yollardan bir tanesi olarak tanzim edilebileceği; mevcut 10.maddedeki düzenleme göz önünde bulundurulduğunda vatandaşlık vasfının, bahşedilen bir statü/vasıf olarak vurgulanabileceği düşünülmektedir 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu m.11 uyarınca yetkili makam kararı ile Türk vatandaşı olmak isteyen yabancıların, kendi milli kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olma, başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etme, Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışı ile teyit etme, genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden hastalığı bulunmama, iyi ahlak sahibi olma, yeteri kadar Türkçe konuşabilme, Türkiye’de kendisinin ve geçimi ile yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire ve mesleğe sahip olma ile milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hâli bulunmama şartlarını birlikte taşıması gerekmektedir. Ancak Kanun’da sayılan şartlara uygunluk, yalnızca başvurma hakkı yaratmakta; vatandaşlık statüsü, İçişleri Bakanlığının takdiri üzerine yüklenilmektedir. TVK m.11 kapsamında Türk vatandaşı olmak isteyen yabancıların belirtilen şartların tamamamını taşıması gerekmektedir. Pratikte bir farklılık yaratmayacak olmakla birlikte kanun metnindeki dizmenin, ilk okuyuşta bir anlam geçirmesi sebebiyle, önemli olduğu; dolayısıyla, örneğin, milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hâli bulunmama şartının, Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etme şartından sonra; yeteri kadar Türkçe konuşabilme şartının ise hemen ardından sayılabileceği düşünülmektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1