Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

514 7an]LPaWWan *nP]H +XkXk 0HVOH÷LndH .adÕn Tanzimat Döneminde kızların eğitimi konusunda bir başka gelişme 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile yapılmıştır. Söz konusu düzenlemeyle, kız çocuklarının eğitim alması zorunlu hale getirilirken, ayrıca kadın öğretmen yetiştirilmesi için Darülmuallimât (kız öğretmen okulu) açılması da kararlaştırılmıştır. Nizâmnâme’nin 15. maddesinde imkân olduğu durumlarda kız ve erkek çocukları için ayrı Sıbyan Mekteplerinin açılması gerektiği belirtilmiştir. Böyle bir imkânın olmadığı okullarda kız ve erkek çocuklarının karışık şekilde oturması “adaba aykırı” bulunduğundan ayrı kısımlarda oturtulabileceği de hükme bağlanmıştır. Kız öğrencilerin eğitim alması için kurulan Darülmuallimât’ın eğitim programı, öğretmenlerin kız çocuklarını sosyal ve mesleki hayata değil, anneliğe ve ev hayatına hazırlamak üzere düzenlenmiştir. Lise düzeyinde eğitim veren kız idadileri ise 1880 yılında açılmıştır. İdadilerin programlarında rüştiyelerden farklı olarak Türkçe, yabancı dil, müzik gibi derslere de yer verilmiştir. Tanzimat Dönemi’nde ayrıca mesleki eğitim vermek üzere ebe yetiştiren okullar ile kız sanayi okullarının açıldığını görüyoruz. Ancak tüm bu gelişmelere rağmen hukuk gibi alanlarda kızların eğitimi konusunda bir ilerleme olmamıştır. Eğitim alanında kadınlarla ilgili olarak yaşanan bu sınırlı gelişmelerden sonra gerek kadınların talebi gerek kız idadileri ve öğretmen okullarının etkisi ile kızların yükseköğrenim hakkına kavuşması düşüncesi gündeme gelmiştir. Bu süreçte Osmanlı’daki kadınların başlıca hedefi toplumsal hayata katılma, eğitim ve çalışma hakkının elde edilmesi olarak gösterilmekte; kadınlar, statülerini ev içerisi (özel alan) ile sınırlandıran zihniyete karşı mücadeleye girişmektedirler. Meşrutiyet Dönemi’nde kadınlar seslerini konferanslar, dergiler ve dernekler aracılığıyla duyurmuş;14 bilinçlenme çalışmalarını da bu araçlarla sağlamışlardır.15 Örneğin 1913’te Kadınlar Dünyası dergisinde yayınlanan bir yazıda 14 Bunlardan en etkilileri “Kadınlar Dünyası” dergisi ve “Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti” olarak gösterilebilir. 1913’te kurulan ve Kadınlar Dünyası dergisi ile çalışan “Osmanlı Müdafaa-ı Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti”, Osmanlı vatandaşı olan ve kadın haklarını koruma amacıyla çalışmayı kabul eden kişileri din ve millet ayrımı yapmaksızın üye olarak kabul etmiştir. Bkz.: Berna Yürüt, “Tanzimat Sonrası Osmanlı Kadın Hareketi ve Hukuki Talepleri”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Kadın ve Hukuk Özel Sayı, Ankara 2017, s. 365. 15 Yürüt, s.377; Serpil Çakır, Osmanlı Kadın Hareketi, Metis Yayınları, İstanbul 2016, s. 406; Hülya Osmanağaoğlu, (Haz.), Feminizm Kitabı Osmanlı’dan 21. Yüzyıla Seçme Metinler, Dipnot Yayınları, Ankara 2015, s. 26-27.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1