Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

516 7an]LPaWWan *nP]H +XkXk 0HVOH÷LndH .adÕn aldığı fakültede kadınlara eğitim verilebilmesi için Ağaoğlu’nun üç kadın arkadaşını (Bedia, Saime ve Melahat) da ikna etmesi ile kadınların hukuk yükseköğrenimine girişi sağlanmıştır. İlk dönem eğitime yalnızca dört kadınla devam eden hukuk bölümü, profesörlerin öğleden sonra yalnızca dört öğrenciye eğitim vermelerinin gereksiz olduğu düşüncesi ile ikinci dönem altmış üç erkek öğrencinin olduğu sınıfta karma eğitime geçmiştir.20 Ağaoğlu, hukuk fakültesindeki destekleyici atmosferden bahsederken gerek hocaların, gerek diğer erkek öğrencilerin kadın öğrencilere olan tavrının onları teşvik ettiğini belirtmiştir.21 Tanzimat Döneminde Osmanlı hukuk sistemine giren avukatlık, noterlik ve savcılık mesleklerinde kadınların durumlarını da bu başlık altında incelememiz gerekir. 1839 yılında Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile başlayan Tanzimat Döneminde devleti içine düştüğü ekonomik, siyasi, sosyal zorluklardan çıkarabilmek amacıyla ve en önemlisi zamanın şartlarına ayak uydurabilmek için çok geniş kapsamlı kanunlaştırma hareketine başlanmıştır. Resepsiyon süreci içinde hukuk alanında önemli yenilikler yapılmış olup, 1875’te avukatlık, 1878’de savcılık ve 1879’da noterlik olmak üzere diğer hukuk meslekleri, Osmanlı hukuk sistemine dâhil edilmiştir.22 Avukatlık kurumu Osmanlı hukukuna kesin olarak 1875 yılında girmiştir. Aynı yıl açılan Mekteb-i Hukuk’un 22 Zilhicce 1292 tarihli Nizamnamesi’nin 16. maddesinde yer alan “mekteb-i lisans rütbesiyle ülkenin her tarafında dava vekâletine mezun olacakları” hükmü ile avukatlık mesleğini ancak hukuk fakültesi mezunlarının yapabileceği belirtilmiştir.23 Tanzimat döneminde avukatlık mesleği ile ilgili en önemli adımlardan biri de 1870 yılında İstanbul Barosu Cemiyeti adıyla yabancı avukatlardan oluşan “Societe du Barreau de Constantinople”un kurulmasıdır. Osmanlı tarihinde kurulan bu ilk baro “Osmanlı Ecnebi Barosu” olarak kayıtlara geçmiştir. Yalnızca 5’i gayrimüslim Osmanlı tebaasına mensup toplam 33 üyeden oluşan Konstantinopol Barosu Cemiyeti içinde Türk asıllı avukat yoktu.24 Bu 20 Süreyya Ağaoğlu, “Bir Ömür Böyle Geçti” Hukukun Öncü Kadını Avukat Süreyya Ağaoğlu (ed.) Celal Ülgen, Coşkun Ongun, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul 2010, s. 68-69; Balcı, s.39. 21 Ağaoğlu, s. 68. 22 Üçok/Mumcu/Bozkurt, s. 336; Ali Haydar Özkent, “Avukatlığın Memleketimizde Çok Kötü Tanınması”, Adalet Dergisi, 1938, No: 3, s. 18-19. 23 Bozkurt, s. 127. 24 Özkent 1938, s. 18; Özkorkut Ünal, Nevin, “Savcılık, Avukatlık ve Noterlik Ku-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1