Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

518 7an]LPaWWan *nP]H +XkXk 0HVOH÷LndH .adÕn Bu bölümde inceleyeceğimiz son konu, yine Tanzimat Döneminde Osmanlı hukukuna katılan savcılık mesleğini kadınların icra edip edemeyeceğidir. Bilindiği gibi, 1879 tarihli Mehakim-i Nizamiyye’nin Teşkilat-ı Kanun-i Muvakkati ile Osmanlı Devleti’nde savcılıklar kurulmuştur. Aynı yıl çıkarılan Usul-i Muhakemat-ı Cezaiyye Kanun-ı Muvakkatı ile savcılık kurumu ayrıntıları ile düzenlenmiştir.32 Müdde-i Umumi (savcı) olabilmek için hâkimlik mesleğinde aranan şartlara sahip olmak gerekli görülmüştür.33 Bu nedenle kadınlar, hâkim ve avukat olamadıkları gibi, savcı da olamamışlardır. Cumhuriyet Dönemi’ne kadar bir bakıma “gecikme” olarak tabir edilebilecek bu gelişmelerin arkasındaki sebep olarak Mumcu, Osmanlı’nın hukuk düzeninin İslam hukukuna dayanması ile hukuk eğitiminin de erkek egemen olmasından kaynaklandığını belirtir.34 Bir sonraki bölümde göreceğimiz gibi, Cumhuriyet Dönemi ile beraber geçilen laik hukuk düzeni kadınların da hukuk sistemi ve eğitimi içerisinde daha fazla katılımını beraberinde getirmiştir. Kadınların kamusal alanda daha görünür olması için modern, aydın, eğitimli, “özgürleşmiş” ve meslek sahibi Türk kadını imgesi, Kemalist ideoloji tarafından sıklıkla dile getirilen bir söylem olarak gösterilmiştir.35 Diğer yandan bu dönemde kadınlara verilen eğitim hakkının Batılılaşma dışında bir dayanağı da vardır. Türk modernleşme projesi içerisinde ulus-devlet imajının yaratılmak istendiği bu ortamda, kadınlara verilen eğitimin başlıca amacı “ulusun çocuklarını yetiştirecek olan getirmiş olmak, üçüncü olarak cinayet veya namus ve haysiyete karşı bir suçtan mahkûm olmamak veya kamu hizmetlerinden yasaklı veya başka bir suretle ehliyetinin sınırlandırılması cezasına çarptırılmış olmamak, dördüncü olarak ticaret yapıp iflas ettikten sonra itibarı iade edilmiş olmak, beşinci olarak kişi saygınlığına ve resmi sıfatına aykırı davranışlardan ötürü işine son verilmemiş olmak, altıncı olarak iyi ahlaklı olarak bilindiğine dair namuslu ve ciddiyetli olduğundan emin olunan en az beş kişinin imzasıyla ve yerel belediye meclisince onaylı şahadetname sunmak, yedinci olarak hukuk ve ticaret kanunlarının içeren akid ve hükümler ile katib-i adl mevzuatına ilişkin bilgisini sınavda ispat etmek”. Düstur, II. Tertip, C. V, s. 844. 32 Bozkurt, s. 106. 33 Nevin Ünal Özkorkut, Osmanlı Hukukunda Müddei Umumilik Savcılık Kurumunun Türk Hukukuna Girişi ve Uygulanma Süreci, Turhan Kitabevi, Ankara 2016, s. 95. 34 Mumcu, s. 1-3. 35 Ayşe Durakbaşa, Halide Edib Türk Modernleşmesi ve Feminizm, 7.baskı, İletişim Yayınları, İstanbul 2017, 122; Berktay, s. 108.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1