Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

44 0RdHUn +XkXk 3UaWL÷LndH 'LnL $UJPanWaV\Rn 7aUWÕşPaOaUÕ yy ile birlikte Kilise’nin, Papa VII. Gregory (1073-1085) döneminde, seküler (dünyevi) otorite karşısında üstün olduğunu157 iddia etmesi ile birlikte din ve devlet arasındaki ayrılık belirginleşmiştir.158 Kilise, ilahi olana ait olduğunu ve bunun sonucu olarak dünyevi otoriteden üstün olduğunu iddia etmiştir. Bu üstünlük nedeniyledir ki kendi içerisinde çoğulculuğun ortaya çıkması fikrini de reddetmiştir. Zira onun krallığı bu dünyaya ait değildir. Rönesans ile birlikte yükselen açık fikirlilik, hoşgörü, bilime/kanıta açık olma gibi etik değerler, Kilise tarafından kendi iddialarına birer sorgulama olarak görüldüğünden reddedilmiş, bu değerler pagan kültürü ve antik Yunan medeniyetini “keşfeden” seküler dünya içerisinde yükselmişİ159 aydınlanmacı düşünürler bu çoğulculuk ve hoşgörü kültürünü benimsemiştir. Din savaşlarının da etkisi160 ile birlikte Kilise baskı altında kalmıştır.161 men dünyevi otorite ile kaynaştırmaya yanaşmamıştır. Schwarzschild, (1993), s. 904-907; Joseph R Strayer, Modern Devletin Kökenleri, Çev. Eraslan Candan, Say Yayınları, İstanbul, 2020, s. 44-45. 157 Bilindiği üzere Hristiyanlık yayılmaya başladığı andan itibaren kendisini devletten bağımsız bir noktada konumlamıştır. “Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrının hakkı Tanrı’ya verin” anlayışı buna dayanır. Ayrıca 5. yüzyılda Augustinus tarafından ayrımı yapılan Tanrı Devleti ve Yeryüzü Devleti tanımlamaları da Kilise ile dünyevi iktidar arasındaki ayrımı teorik olarak sağlamlaştırır. Hatta zamanla pratikte sonraki Papalarının söylem ve eylemleri ile Kilise, dünyevi otorite üzerinde kontrol ve denetim merci olarak kendini sunmuştur. Detaylı bilgi için Bkz. Yaşar Salihpaşaoğlu, Din ve Devlet Arasındaki İktidar Mücadelesi: Avrupa Örneği, 4. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018, s. 60-62, 75 vd. Papa VII. Gregory’nin iddiası ise bu teorilerin üzerinden ilerleyerek uhrevi otoritenin, Tanrı Devleti’nin, dünyevi otoritenin üstünde olduğu iddiasına dayanır. 158 Papa VII. Gregory ve İmparator arasındaki gerilim, Papa’nın 27 maddeden oluşan ve İmparator’un yetki alanı içerisindeki piskoposların atanması, görevden alınması, imparatorların Papa tarafından azledilebilmesi fakat Papa’nın Tanrı dışında kimse karşısında sorumlu olmaması ve Kilise’ye karşı çıkan kimsenin Katolik olarak kabul edilememesi gibi hükümleri içeren Dictatus Papae’yi (Papa’nın Emirleri) yayımlaması ile birlikte iyice artmıştır. Bunun karşısında İmparator Heinrich, yönetim işlerine müdahil olan Papa VII. Gregory’yi görevden aldığını açıklamasından sonra Papa’nın Heinrich’i aforoz etmesi de gerilimi iyice artırmıştır. Sonuç olarak İmparator geri adım atmış ve Papa’nın ayağına giderek af dilemiştir. Akabinde ise Roma’ya sefer düzenleyen İmparator, Papa’yı Roma’dan sürmüştür. Konu ile ilgili Bkz. Salihpaşaoğlu, (2018), s. 98-102. 159 Man Yee Karen Lee, “Religion, Human Rights and the Role of Culture” The International Journal of Human Rights, 2011, Vol. 1, No. 6, pp. 887-903, s. 890. 160 Yaşar Salihpaşaoğlu, Özgem Gümüş Boyacı, Bir Modern Devlet ve Egemenlik Miti: Westphalia Barışı” Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020, C. 15, Sa. 1, s. 191-224. 161 Schwarzschild, (1993), s. 904-907; Strayer, (2020), s. 44-45.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1