Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

82 6L\aVL 3aUWLOHU +akkÕnda 8\JXOanan 'HYOHW <aUdÕPÕndan <RkVXn BÕUakPa <aSWÕUÕPÕnÕn Anayasası’nın 61’inci maddesine göre vatandaştan alınan mali yükümlerin ancak kamu giderlerinin11 karşılanması için kullanılabileceği, siyasi partilere Anayasa ile bir kamu hukuku kurumu ya da kamu yararına hizmet eden kuruluş olma sıfatı tanınmadığı, dolayısıyla siyasi partilerin yaptığı harcamaların kamu gideri olarak sayılamayacağı12 ve serbestlik esasına göre faaliyet gösteren siyasi partilerin nitelikleri gereği Devletten doğrudan doğruya veya dolaylı olarak gelebilecek etkilerden uzak tutulmalarının zorunlu olduğu gerekçeleriyle ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi bu kararında ayrıca, siyasi partilerin ülke zararına bazı faaliyetlerde bulunması hâlinde kapatılmalarının mümkün olması sebebiyle, partilerin bu şekilde yozlaşmaya yönelmelerine vatandaşlardan alınan vergiler ile destek olunmasının Anayasa’nın ruhuyla bağdaşmayacağını ifade etmiştir.13 11 Anayasa’nın 73’üncü maddesinin birinci fıkrasında kamu giderinin tanımı yapılamamakla birlikte, herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır. Kamu gideri, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Tanımlar” başlığını taşıyan 3/1h maddesinde; kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine dayanılarak yaptırılan iş, alınan mal ve hizmet bedelleri, sosyal güvenlik katkı payları, iç ve dış borç faizleri, borçlanma genel giderleri, borçlanma araçlarının iskontolu satışından doğan farklar, ekonomik, malî ve sosyal transferler, verilen bağış ve yardımlar ile diğer giderler şeklinde tanımlanmıştır. Klasik maliyecilere göre kamu gideri kamu makamlarının toplumsal ihtiyaçları karşılamak üzere belirli usule uyarak yaptıkları zorunlu harcamalardır. Modern maliyecilere göre kamu gideri ise kamu makamlarının toplumsal ihtiyaçları karşılamak ve/veya ekonomik ve sosyal hayata müdahalede bulunmak üzere belirli usule uyarak yaptıkları parasal harcamalardır (Bkz. İsmail Türk, Kamu Maliyesi, 3. Baskı, Ankara 1999, s.25-27). Hükümetler, her yıl milli savunma, iç güvenlik, orman yangınlarının önlenmesi, eğitim ve ulaşım gibi hizmetlerin sağlanması için milyarlarca dolar değerinde mal ve hizmet satın alırlar. Bu şekilde yapılan kamu giderleri ülkelerin toplam üretimlerinin önemli bir kısmını teşkil eder (Bkz. Joseph E. Stiglitz, Economics of The Publich Sector, 3. Baskı, New York/London 1999, s. 33). 12 “Demek ki Anayasa’nın 61. maddesine dayanılarak kanunlarla konulmuş malî yükümlerden elde edilen paraların ancak kamu giderlerinin karşılanması yolunda kullanılması düşünülebilir. Böyle olduğuna göre sorunun çözülebilmesi için siyasî partilere Devletçe ödenecek yardım paralarının kamu giderleri arasında yer alıp alamayacağının araştırılması zorunludur. Bu zorunluk önce ve özellikle siyasî partilerin ve gördükleri işlerin niteliği üzerinde durulmasını gerekli kılar. Çünkü siyasî partilerin kamu hizmeti gören birer kamu kurumu olduğu, hiç değilse kamu yararına çalıştıkları saptanıp kabul edilmedikçe bunlara Devletçe yardımda bulunulabilmesi düşünülemez.” 13 “Anayasa siyasî partilerin yapıları gereği, yurt zararına faaliyetlere de elverişli kuruluşlara dönüşebilmeleri olanağını öngörmüş ve bu gibi durumlarda Anayasa Mahkemesince kapatılmaları ilkesini koymuştur (Madde 19, 57). Herhangi bir siyasî partinin bu türlü bir yozlaşma ve saptamaya yönelebileceğini Anayasa Koyucu düşünmüş ve tedbirini de getirmiş olduğuna göre böyle bir ortamın ha-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1