Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

84 6L\aVL 3aUWLOHU +akkÕnda 8\JXOanan 'HYOHW <aUdÕPÕndan <RkVXn BÕUakPa <aSWÕUÕPÕnÕn Söz konusu iptal kararından sonra, 1961 Anayasası’nın 56’ncı maddesine 2.7.1971 tarihli ve 1241 sayılı Kanun ile bir fıkra eklenerek siyasi partilere Devlet tarafından yapılacak yardımların kanun ile düzenleneceği öngörülmüş, daha sonra 15.3.1973 tarihli ve 1699 sayılı Kanun ile Anayasa’ya eklenen geçici 22’nci madde ile Devlet yardımından yararlanmanın sınırları genişletilmiş, bu kapsamda 9.5.1974 tarihli ve 1802 sayılı Kanun ile 648 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na Geçici 6’ncı madde eklenerek siyasi partilere Devlet yardımı yapılması olanaklı kılınmıştır.14 Anayasa Mahkemesi, ilk hâlinde siyasi partilere Devlet yardımı yapılmasına ilişkin bir hüküm bulunmayan 1982 Anayasası döneminde vermiş olduğu kararlarında ise siyasi partilere Devlet yardımı yapılmasını ilke olarak Anayasa’ya aykırı bulmadığı gibi, bu yardımdan yararlanacak partilerin belirli bir oy oranına sahip olması gerektiğine ilişkin kanun hükmünü de Anayasa’nın 10’uncu maddesinde düzenlenen “Kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırı bulmamıştır.15 Nitekim luluk taşıdığı, borsaya kayıt olmaları zorunlu bulunanların, borsaya dahil malların alım ve satımlarının borsaya tescil işlemi nedeniyle muamele tescil ücreti adı altında bir ödemede bulunmaları gerektiği, bu yönüyle muamele tescil ücretinin benzeri malî yüküm niteliğinde bulunduğunun açık olduğu belirlenmiştir. Buna göre bir kamu kurumu tarafından görülen kamu görevi karşılığında ödenmesi zorunlu paralar vergi benzeri mali yükümlülük niteliği taşırlar. Karara ilişkin karşı oy gerekçesinde; “Açıklanan nedenlerle, işlevlerini sürdürmek, mensuplarının yararını gözetmek ve milli ekonomiye katkıda bulunmak durumunda olan ve kamu kurumu sayılan Ticaret Borsalarının bir hizmet karşılığı almaya yetkili kılındığı tescil ücretinin, vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlerden olmadığı” ileri sürülerek kamu giderinin ancak kamu hizmeti sunmak amacıyla yapılabileceği kamu hizmeti niteliği taşımayan alelade bir hizmetin yerine getirilmesi maksadıyla yapılan giderin kamu gideri olarak nitelendirilemeyeceği anlayışı ortaya konulmuştur. Karara ilişkin diğer bir karşı oy gerekçesinde “Anayasa’nın 61’inci maddesine göre vergi ‘kamu giderlerini’ karşılamak üzere alınmalıdır. Kamu gideri ise, kamu hizmetiyle görevli kamu yönetimleri ve kurumları tarafından yapılabilir ve ancak bunların vergi almaya yetkili olduğu kabul edilir” denilmek suretiyle kamu giderinin kapsamı daraltılarak kamu hizmetleriyle görevli kamu yönetimleri ve kurumları tarafından yapılabilmeyle sınırlandırılmıştır. 14 Topuzkanamış, s. 174. 15 Bkz. AYM., T. 5.1.1988, E. 1987/14, 1988/1, R.G.: 23.08.1988-19908, (Erişim: 06.05.2021): “Siyasî partilerin, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurları sayılmış olmaları, herhalde ülkede kurulmuş tüm siyasî partilerin Devlet yardımından pay almalarının haklı nedeni olamaz. Siyasî partilere yardım konusunun anayasal bir kurala dayandırıldığı eski Anayasa döneminde seçmen planındaki ciddi, etki, ölçü olarak kabul edilmiş, kendisini vatandaşa yeterli şekilde kabul ettirdiği anlaşılan siyasî partiler yardım dışı bırakılmak istenmemiş, bu düşüncelerle de milletvekili genel seçimlerinde geçerli oy sayısının en az yüzde beşini

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1