Türkiye Barolar Birliği Dergisi 158.Sayı

7 TBB Dergisi 2022 (158) Semih Batur KAYA mızca kötü ve vahşi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Toptancı yaklaşım kümülatif olarak devleti iyiliğin dışına atmaktadır. Bu şekilde toplum bireyleri için adil ve saygılı bir mekanizma olarak devlet varlık bulmamaktadır. Bu kötü ve vahşi kitlesel olguyu ehlileştiren ise hukuktur. Bireyin devlete temelde bir zaafı söz konusudur. Bunun esas nedeni devletin hem bizatihi kendi için ve kendinde bir varlık olması, hem de ancak egemen olarak var olabildiği için uyruksuz yaşayamamasından ötürü, bize göre, bizim için, yani dolaylı ve tartışmalı bir varlığa da sahip olmasıdır.12 Bu göreli olgu devleti birey nezdinde her defasında yeniden üretmektedir. Bunun sonucu da devlet eğer egemense bu ancak kendinden kaynaklanıyor olmalıdır yaklaşımıdır. Buna göre devlet kendinde egemenliği üretir. Bu ontolojik dayanak devletin köken ve geleceğini belirlemektedir. Şöyle ki; devlet bağımsız ve fakat kitleyi kendine bağımlı tutan bir yapılanma olarak varlık bulur. Ancak devletin gözle görülür yapısının temel amacı paradoks bir şekilde gizliliktir. Devlet görünen yüzünü ortaya koyarak görünmeyen yapısını korur. Yüzeyde cereyan edenleri meşrulaştıran görünen yüz, derininde gerçekleştiren faaliyetleri gizleme işlevi görür. Bu hal ise zorunlu olarak derin devlete uzanır. Modern devlette derin devlet, devletin yapıtaşıdır. İşte bu yapıtaşı çevreleyen, kuşatan ve elbette gizleyen geniş hacimli ama kof diğer unsurlar, bir göz yanılgısı yaratmakta, insanlar devleti burada teşhis etmekte, ancak yanılmaktadırlar. Gerçekten de bir şeyi ikincil işlevleri itibariyle tanımlamak, onu tanımlamamak ile eşdeğerlidir.13 Çünkü burada ayırt edicilik vasfı yeterince ortaya konulmamaktadır. Bize göre tanrı, halk, ulus ve hatta kimi zaman hukuk gibi unsurlar devletin söz konusu bu yapıtaşını gizleyen göz kamaştırıcı olgulardır. Devletin yapıtaşı olan “raison d’Etat” belki de bu veriler sayesinde hükmünü sürdürmektedir. Bu yönüyle devlet tüm fiziksel gücü elinde barındıran devasa bir örgüttür. Sahip olduğu fiziksel güç ile devlet, şiddetin tekelliğini ve tekilliğini elinde bulundurur. Weber’in belirttiği gibi modern devlet tüm siyasal oluşumlar gibi, sosyolojik olarak ancak kendine özgü somut s. 11. 12 Mehmet Ali Kılıçbay, “Devletin Yeniden Yapılanması”, Doğu Batı Dergisi, Y. 6, S. 21, 2002-3, 17-22, s. 17. 13 Kılıçbay, a.g.e., s. 18.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1