Türkiye Barolar Birliği Dergisi 158.Sayı

184 İmar Hukukunda İfraz ve Tevhit İşlemleri İfrazı ya da tevhidi talep edilen taşınmazların mevzuatta öngörülen şartlara aykırı şekilde bölünmesi ya da birleştirilmesi durumunda, söz konusu işlemler konu unsuru bakımından hukuka aykırı olacaktır. Örneğin tarım arazilerinin, 5403 sayılı Kanun’a ekli 1 sayılı listede yer alan yeter gelirli tarım arazisi büyüklüklerinin altında bölünmesi ya da belediye ve mücavir alan sınırları dışında, imar planı bulunmayan köy ve mezralarda ifraz neticesinde beşten fazla parsel oluşturulması durumunda yapılan ifraz işlemleri, konu unsuru bakımından sakat olacaktır. E. MAKSAT İdari işlemin unsurlarından sonuncusu maksat (amaç) unsurudur. Maksat unsuru ile idari işlem neticesinde elde edilmek istenen nihai sonuç kastedilmektedir.248 İdari işlemler ancak kamu yararı amacına yönelik olarak tesis edilebilirler.249 Diğer bir ifadeyle idari işlemlerin tek amacı kamu yararıdır.250 Kamu yararı amacı dışında, şahsi ya da siyasi çıkar gibi başka amaçlarla ifraz ve tevhit işlemlerinin onaylanması durumunda söz konusu işlemler maksat unsuru bakımından hukuka aykırı olacaktır. SONUÇ 19. yüzyıldan itibaren imar mevzuatımızda yer alan ifraz ve tevhit, isteğe bağlı imar planı uygulama yöntemleri arasında yer almaktadır. İşlem, maddi açıdan belirli bir ya da birden çok parseli konu edindiğinden dolayı birel idari işlemler kategorisine girmektedir. Ayrıca belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde onay kararı, belediye encümeni tarafından alınacağı için bu yerlerdeki ifraz ve tevhit işlemlerinin kollektif işlem kategorisinde olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 15. maddesinde ifraz ve tevhit işlemleri açısından belirli şartlar öngörülmüştür. Ayrıca imar planı bulunan alanlarda yapılacak işlemler için Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde; imar planı bulunmayan alanlarda yapılacak işlemler için ise Plansız 248 Çağlayan, s. 378; Akyılmaz/Sezginer/Kaya, s. 423; Günday, s. 160; Gözler/Kaplan, s. 336. 249 Gözler/Kaplan, s. 337. 250 Akyılmaz/Sezginer/Kaya, s. 424; Çağlayan, s. 379.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1