195 TBB Dergisi 2022 (158) Aslı ARAS II. USULSÜZ TEBLİGAT Öncelikle, tebligat yokluğu ve usulüne uygun olmayan tebligat kavramlarının ayırt edilmesinde fayda vardır. Zira, ikisinin hukuki sonuçları birbirinden farklı olacaktır. Belirtmek gerekir ki, tebligatın iki kurucu unsuru olan yazılı bilgilendirme ve belgelendirme unsurları veya sadece biri yoksa ortada bir tebligat işleminden söz edilemez.7 Örneğin, dava dilekçesinin davalıya iadeli taahhütlü mektupla gönderilmesi8 veya hiçbir şekilde tebligat yapılmamış olması ya da muhataba yapılması gereken tebligatın muhatap adına çıkarılmaması9 halinde tebligat yokluğu gündeme gelecektir. Bu iki unsur mevcut olmakla birlikte yapılan tebligat kanuna uygun değilse usulsüz tebligat söz konusu olacaktır. Usulsüz tebligatta muhatap adına çıkarılmış ve muhataba gönderilmiş ancak kanuna uygun surette yapılmamış tebligat söz konusudur. Tebligat yokluğu halinde tebligat tamamen geçersizdir; oysa usulsüz tebligat mutlak geçersiz tebligat demek değildir. Tebligatın kime, hangi koşullar altında ve nasıl yapılacağı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te belirlenmiştir. Tebligatın Kanun’da ve Yönetmelik ile belirlenen esaslara göre yapılması ve bu usule göre yapıldığının belgelendirilmesi halinde usulüne uygun yapılan bir tebligat söz konusu olacaktır. Aksine, tebligatın Kanun’da ve Yönetmelik’te öngörülen usule göre yapılmaması halinde ise tebligat usulsüz yapılmış olur. Örneğin, Kanun’a göre muhatap veya muhatap adına tebligatı kabule yetkili kimseler dışında başka birine yapılmış tebligat, usulsüz olacaktır. Usulsüz tebligat, daha önce de belirttiğimiz üzere mutlak geçersiz tebligat değildir. Muhatap, usulsüz yapılmış olsa da tebligatı bir şekilde öğrendiyse tebligat geçerli olacaktır. Muhatabın usulsüz tebligatın içeriğini öğrendiğini beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olacaktır (Tebligat Kanunu m. 32/II). Muhatap, tebliği hangi tarihte öğrendiğini beyan ettiyse usulsüz tebligat o tarih itibariyle geçerli hale gelecek ve hukuki sonuçlarını doğurmaya başlayacaktır.10 Dolayısıyla, usulsüz tebliğ öğrenilmedikçe tebliğe bağlı hukuki sonuçlar doğmayacak ve tebliğe bağlı süreler de işlemeye başlamayacaktır. 7 Muşul, Tebligat Hukuku, s. 45; Derya Belgin Güneş, “Tebliğ Yokluğu”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 2016, C. 74, S.1, s. 223. 8 Ruhi/Ruhi, s. 239; Muşul, Tebligat Hukuku, s. 497. 9 Muşul, Tebligat Hukuku, s. 493-494; Erdönmez, s. 541; Ruhi/Ruhi, s. 239. 10 Muşul, Tebligat Hukuku, s. 499-500; Yılmaz/Çağlar, s. 585 vd.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1