196 Davada veya İcra Takibinde Usulsüz Tebligatın Re’sen Dikkate Alınması Gerekliliği Yönetmelik’in 53. maddesinin üçüncü fıkrasında “Tebliğin usulüne aykırı yapılmış olması halinde, muhatabın tebliği öğrendiğinin ve bunun tarihinin iddia ve ispatı mümkün değildir.” şeklinde bir düzenleme yer almaktadır. Bu hükme göre muhatabın usulsüz tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarihin ayrıca araştırılması ve ispatı gerekli değildir. Bir başka ifadeyle, muhatabın öğrendiğini beyan etmesi yeterli görülmüştür. Ancak, dikkat edilirse gerek Kanun’da gerekse Yönetmelik’te muhatabın beyanına itibar edilirken bu beyanın sözlü bir beyan mı yoksa hal ve hareketler veya yapılan işlemler yoluyla ortaya koyulan bir irade beyanı mı olduğundan söz edilmemiştir.11 Dolayısıyla, bu hükmü muhatabın usulsüz tebliği öğrendiğini açıkça söylemesi veya öğrendiğini gösteren belli işlemlere girişmesi halinde tebliği öğrenmiş sayılacağı şeklinde yorumlamak daha uygun olacaktır. Zira, muhatabın tebliği öğrenmeden yapması mümkün olmayan bir işlemi yaptıktan sonraki bir tarihte usulsüz tebliği yeni öğrendiği şeklindeki sözlü beyanına itibar edilmesi, hükmün konuluş amacına aykırı olacaktır. Ayrıca, muhatabın tebliğ konusuyla ilgili bir işlemi yaptıktan çok sonraki bir tarihte usulsüz tebliği yeni öğrendiğini beyan etmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.12 Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılmasını hukuk düzeni korumayacaktır (Medeni Kanun m. 2). O halde, muhatap usulsüz tebliği öğrendiğini sözlü olarak beyan edebileceği gibi hal ve hareketleri ile de tebliği öğrenmiş olduğunu ortaya koyabilir; beyan etmemesine rağmen tebliğ konusuyla ilgili bir işlem yapmış olması halinde tebliği öğrenmiş sayılmalıdır.13 Muhatap, usulsüz tebligatı daha sonra öğrendiğini beyan etmesine rağmen, muhatabın hal ve hareketleri veya yaptığı bir işlem, tebligatı öğrendiğini beyan ettiği tarihten daha önce öğrendiğini ortaya koyuyorsa tebliğ tarihi, muhatabın beyan tarihi değil, yaptığı işlem ile öğrenme iradesini ortaya koyduğu tarih olarak kabul edilecektir.14 11 Timuçin Muşul, İcra ve İflas Hukukunda Şikâyet, Ankara 2018, s. 155; Muşul, Tebligat Hukuku, s. 503. 12 Erdönmez, s. 541-542; Arslan/Yılmaz/Taşpınar Ayvaz/Hanağası, Medeni Usul Hukuku, s. 195; Ruhi/Ruhi, s. 242; Muhammet Özekes, Usulsüz Tebligat ve Dürüstlük Kuralı (Karar İncelemesi), “Usulsüz Tebligat ve Dürüstlük Kuralı (Karar İncelemesi)”, Manisa Barosu Dergisi, Manisa 1998, Yıl: 17, S. 66, s. 57-58. Ayrıca bkz. Yılmaz/Çağlar, s. 584. 13 Muşul, Tebligat Hukuku, s. 503; Ruhi/Ruhi, s. 241, 242; Erdönmez, s. 541; Yılmaz/ Çağlar, s. 594. 14 Muşul, Tebligat Hukuku, s. 505; Ruhi/Ruhi, s. 242.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1