Türkiye Barolar Birliği Dergisi 158.Sayı

217 TBB Dergisi 2022 (158) Erdem DOĞAN II. YAPAY ZEKÂNIN HUKUKÎ KİŞİLİĞİ A. YAPAY ZEKÂNIN HUKUKÎ KİŞİLİK SORUNU Biyolojik olmayan zekâya hukukî kişilik tanınması konusu özünde, o varlığa bir dizi hak ve buna bağlı yükümlülükler verilmesine yönelik bir kararı ifade etmektedir. İnsan olmayan varlıklar bakımından kişilik tanınmasına ilişkin böyle bir karar verilip verilemeyeceği, verilecekse karar alma sürecinde hangi ölçütlerin aranacağı konusu öğretinin ve uygulamanın yanıtlaması gereken en temel sorular olarak görülmektedir. İnsan dışında bir varlığa kişilik tanınması konusunda izlenmesi gereken iki aşamalı bir değerlendirme süreci bulunmaktadır. Buna göre, bir varlığa kişilik tanınıp tanınamayacağı sorununun çözümünde başlangıç noktası, kişilik kavramının anlamının, kapsamının ve hukukî niteliğinin belirlenmesidir. İkinci aşama ise, kendisine kişilik hakkı tanınması öngörülen varlığın, kişiliği varoluşsal bir yapı olarak gören maddi yaklaşım ile bir varlığa hukukun ve toplumun kişilik atfedip atfetmemesini esas alan şekli yaklaşım çerçevesinde bir değerlendirme sürecine tabi tutulmasıdır. Kişiliği maddi açıdan ele alan ve buna bağlı olarak kişiliğin felsefi ve ahlaki boyutunu benimseyen görüş, kural olarak, insanlar dışında kalan varlıklara kişilik hakkı tanınamayacağını savunmaktadır. Şeklî anlamda kişiliği benimseyen görüş ise kişilik sorununun çözümünde, sity of Wollongongs, Faculty Of Law, Humanities And The Arts - Papers, 2017, s. 2, 3. Hubbard’a göre, insan olmamasına rağmen, kişilik kazanmak için gereken kapasiteye sahip olduğunu iddia eden makine insanla eşdeğer tutulmayı talep edebilecektir. Çünkü makine bu aşamada sadece dünyayla etkileşim kurma yeteneğine sahip olmakla kalmayıp, “öz farkındalığı” olan kendini bilen bir varlık olarak yeterli zekâ ve psikolojik gelişime ulaşmıştır. Bu bağlamda, yaşamla ve kişilerle anlamlı ve sorumlu bir şekilde etkileşim kurma planına sahiptir. Ayrıca kişilik için gereken kapasitelerde eşit, özerk bir varlık olarak kapasitelerini kullanabilmesi için öz-mülkiyet, (bir kişinin bedensel bütünlüğüne sahip olması ve kişinin kendi bedeninin ve yaşamının münhasır kontrolörü olması için kişinin ahlaki veya doğal hakkı olarak ifade edilen, kendi kişiliğinde mülkiyet kavramıdır) hakkını talep edebilecektir. Buradan hareketle makine, mülk olarak muamele görmeyi ve köleliği reddedecektir. Bu nedenle şimdiden yapay zekânın kişiliğine ilişkin hukukî boşluğun giderilmesine yönelik çalışmaların yapılması akılcı bir yaklaşım olacaktır. F. Patrick Hubbard, Do Androids Dream? Personhood and Intelligent Artifacts, University of South Carolina Scholar Commons, 83 Temp. L. Rev. 405 (2011), s. 407.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1