242 Dijital Çağda Yeni Bir Hukukî Kişilik Arayışı: Yapay Zekâ uzak akıllı makineler gelecekte duygu ve öz-bilince ulaşabilseler bile, şu an itibarıyla akıl ve hislerden yoksundurlar. Bu nedenle ancak duyguları ve öz-bilinci taklit edebilirler.76 Söz konusu görüş, tüm hukuk sistemlerince benimsenmiş olan kişi ve mal toplulukları için tanınan tüzel kişiliği ise, bu kişiliklerin gerçekte insanlardan oluştuğu, fiil ehliyetlerinin insanlardan oluşan organlar vasıtasıyla kullanıldığı ve kişilikleriyle ilgili haklar ve görevlerin temelde arkalarındaki insanların haklarına ve görevlerine atıfta bulunduğu gerekçesiyle kabul edilebilir görmektedir. Ayrıca yapay zekânın kendi başına bağımsız kararlar alma becerisi ölçüt olarak alındığında da yapay zekânın gelişmişlik düzeyi itibarıyla gerekli koşulları karşılamadığı ileri sürülmektedir.77 Bize göre, hızla dijitalleşen bir toplumsal yaşamın geçerli olduğu günümüzde, kişiliği reddeden yaklaşımın dayandığı gerekçeler rasyonel ve uygulanabilir olmaktan uzaktır. Zira sürekli artan çeşitlilikte görevleri yerine getirmek üzere tasarlanan, otonomi ve öğrenme özelliği bulunan makinelerin egemen olacağı bir dünyada, akıllı makinelerin söz konusu görevleri yerine getirirken üçüncü kişilere ait malvarlığı ya da şahıs varlığı değerlerine zarar vermesi de kaçınılmaz olacaktır. Bu durum, yapay zekânın hukukî kişiliği ve sorumluluğunun normatif bir düzenlemeye kavuşturulması gerekliliğini de beraberinde getirecektir. Bununla birlikte, yapay zekâya tanınacak hukukî kişilik, insanlarla özdeş veya onlarla yarışan bir değerler sistemine değil, akıllı makinelerin kendilerine özgü karakteristik özellikleriyle uyumlu, algoritmik yapı ve otonomi özelliklerini yansıtan ve faaliyet alanlarıyla sınırlı bir kişilik modeline dayanmalıdır. 3. Hukukî Kişiliği Kabul Eden Yaklaşım En gelişmiş bilişsel teknolojik tasarımların birer birer hayata geçirildiği ve sibernetik topluma doğru katlamalı bir ivmeyle yol alan dünyamızda, yeni nesil yapay zekâ teknolojisine hukukî bir statü kazandırılması gerektiğini savunan bilimsel görüşler ve ileri sürülen teoriler adeta bir manivela etkisi oluşturmaktadır. Zira biyolojik olmayan zekânın insan ve toplum üzerindeki etkinliği arttıkça, yapay zekânın hukukî statüsünün belirlenmesine ilişkin talep ve beklentiler de o oranda yükselmektedir. 76 Hubbard, Personhood, s. 442. 77 Solaiman, s. 35; Hubbard, Personhood, s. 442; Pagallo, Legal Personhood, s. 9.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1