23 TBB Dergisi 2022 (158) Semih Batur KAYA a. Yaşam hakkı, b. Maddî ve manevî varlığının bütünlük hakkı, c. Din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanma ve bunlardan dolayı suçlanmama hakkı, d. Suç ve cezaların geçmişe yürümesi yasağından faydalanma hakkı, e. Suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar suçlu sayılmama hakkı.52 Bununla birlikte sert çekirdek haklarla içerikli istisnai alanın içerisine Anayasa’nın 2. maddesinde sayılan ilkeler de dahil edilmelidir.53 Bu bağlamda Anayasa’nın 2’nci maddesinde toplanan bu ilkelerden; tutmuştur. Burada geçen “savaş hukuku” kavramının, “saldırı savaşı yasağı” ve/ veya “barış hakkı” ile beraber algılanması ve irredentist savaş politikalarının buna dahil olmadığını söylenebilir. Nitekim, Başlangıç’ta yer alan “yurtta sulh cihanda sulh” mottosu ve 92’nci maddede savaş ilanının “Milletlerarası hukukun meşrû saydığı haller” ile asker kabul ve gönderiminin ise “Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller” ile kayıtlanması, böyle bir yoruma izin vermektedir.Öte yandan üçüncü hak, bazı çalışmalarda “din, vicdan, düşünce ve kanaat özgürlüğü” şeklinde algılansa da, bu fıkra yönünden söz konusu hakların tamamına değil, bu hakların sadece “zorlanma yasağı” ve “suçlanmama hakkı” boyutuna güvence tanındığının altını çizmek gerekir. Dördüncü hak yönünden “suç” ve “ceza” kavramlarının, İHAM’ın bunları yorumlama biçimi doğrultusunda, idari suç ve cezaları dışlayarak sadece dar anlamda ceza hukuku bağlamında bir anlam taşıyıp taşımadığı net değildir.Bununla birlikte, AYM’nin bu kavramlara geniş bir anlam veriyor olması karşısında, söz konusu hükmün, daha geniş olarak, idari suç ve cezaları da kapsıyor şekilde anlaşılması gerekir.Son olarak, altıncı hak, bazı çalışmalarda genel olarak “masumiyet karinesi” şeklinde kavranıyor olsa da, maddede “mahkeme kararına” gönderme yapılıyor olması, özel bir anlamla yorumlanmalıdır. İlgili hüküm, kişilerin mahkeme kararı olmadan suçlu kılınamayacağını söylemekte, diğer yandan da aslında suç ve cezalarla bağlantılı olarak genel bir idari başvuru yolunun ötesinde mahkemeye erişim hakkına yönelik bir güvence getirmektedir. Bu bakımdan örneğin bir OHAL KHK’sinin bir kişiyi suçlu gibi “damgalaması” durumunda, kişilerin bu OHAL KHK’sine karşı bir “mahkemeye” (tribunal değil court) başvuru hakkı bulunmaktadır. Bu bakımdan son hak, suç belirlemeleri yönünden OHAL KHK’lerinin yargısal denetimi konusunda özel hüküm (lex specialis) niteliği taşımaktadır.Bunların dışında Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği, Anayasa’nın diğer maddelerinin ve Anayasa’nın 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının yaptığı gönderme uyarınca diğer uluslararası sözleşmelerin de dikkate alınması gerekmektedir. Bu konuya bir alt başlıkta dönülecektir.” Bkz. Tolga Şirin, s. 18-19. 52 Bu konuda detaylı bir çalışma için bkz. Metin Feyzioğlu, “Suçsuzluk Karinesi: Kavram Hakkında Genel Bilgiler ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 48, S. 1, 1999, s. 135-163. 53 Aynı yönde bkz. Şirin, a.g.e., s. 19-20.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1