Türkiye Barolar Birliği Dergisi 158.Sayı

460 Uluslararası Deniz Hukuku Kapsamında “Takımada” Kavramı ve Bir “Takımada Devleti” ... olabileceği konusu ele alınırken, bu tür adaların karasularının mevcut olduğunun kabul edilmesi halinde bir adalar grubunun ya da takımadanın karasularının nasıl belirleneceği meselesinin de bunun doğal bir sonucu olarak tartışılması gerektiği belirtilmiştir. Bu anlamda, yapılan tartışma büyük oranda bir adalar grubunun “takımada” olarak adlandırılabilmesi için, bu adalar grubunu oluşturan adalar arasındaki azami mesafenin tespitine yönelik olmuştur. Nitekim, karasularına ilişkin olarak hazırlanan ve aynı oturumda sunulan taslak düzenlemenin 5. maddesinde şöyle bir tespit yapılmıştır: “Eğer bir adalar grubu yalnız bir devlete aitse ve grubun birbirinden en uzak iki adası arasındaki mesafe karasularının genişliğinin iki katını geçmiyorsa, bu adalar grubu bir bütün olarak görülecek ve karasularının genişliği bu adaların en uç noktaları arasında çizilecek bir çizgiden itibaren ölçülmeye başlanacaktır.”2 Tartışmalar sonucunda şu karar alınmıştır: “Tüm üyeler her halükârda, adalar arasındaki mesafenin karasularının genişliğinin iki katından fazla olmasının, kuralın takımadalar lehine uygulanmasını engelleyeceği hususunda ortak bir görüşe varmışlardır.”3 Aynı oturumda karasularının genişliğinin en fazla altı deniz mili olması teklif edildiğinden, taslak kapsamında takımadaları oluşturan en uçtaki adalar arasındaki mesafenin 5. madde dolayısıyla en fazla on iki deniz mili olabileceği anlaşılabilir.4 Buna karşın UHE’nin 1928 yılında yapılan Stockholm Oturumu’nda sunulan “Barış Zamanında Karasularına İlişkin Taslak Düzenleme”de karasularının genişliğinin üç deniz mili5 olarak önerilmesi dolayısıyla, azami mesafe altı deniz miline düşmüştür. 2 Institut de Droit International Annuaire, Schmidt Periodicals GMBH, 1927, C. 33, s. 80. 3 a.g.e. s. 81. 4 Jens Evensen, Certain Legal Aspects Concerning the Delimitation of the Territorial Waters of Archipelagos, A/CONF.13/18, 1958, s. 291. 5 Karasularının genişliğinin üç deniz mili olarak belirlenmesi, tarihsel olarak bakıldığında uluslararası toplumda, karasularının genişliğine ilişkin “üç deniz mili kuralı” olarak adlandırılan genel bir uygulamanın sonucudur. Üç deniz mili kuralı, temelde Hollandalı Hukukçu Cornelius van Bynkershoek’in (1673-1743), 1702’de basılan “De Dominio Maris Dissertatio” adlı eserinde bir gelenek kuralı olarak kabul ettiği “terrae dominum finitur, ubi finitur armorium vis” (karaya hakimiyet, silahların gücünün ulaşamadığı yerde biter.) kuralına yaptığı yorumdan

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1