Türkiye Barolar Birliği Dergisi 159.Sayı

197 TBB Dergisi 2022 (159) Hüseyin ACAR 1989 tarihli TCK Öntasarı metni ve genel gerekçesi esas alınarak hazırlanan 1997 TCK Tasarısı’nın 256. maddesinde yer verilen bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma suçu “hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu ev ve diğer yerlerin kordon altına alınmasına dair yetkili makamlarca verilen emirlere veya bu konudaki çalışmalara fiilen engel olanlara, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası” verilir şeklindeydi.46 2004 tarihli Hükümet Tasarısı’nın bulaşıcı hastalıklar başlıklı 261. maddesi ise “Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu ev ve diğer yerlerin kordon altına alınmasına dair yetkili makamlarca verilen emirlere veya bu konudaki çalışmalara fiilen engel olanlara, hareketlerinin derecesine göre iki aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir” şeklindedir.47 Görüldüğü üzere 765 sayılı eski TCK’nın 263. maddesinin Türkçeleştirilmiş hali olan 1997 TCK Tasarısının 256. maddesindeki hükme 2004 tarihli Hükümet Tasarısı’nın 261. maddesinde de aynen yer verilmişti.48 Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma suçu 5237 sayılı TCK’da ise Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar başlığı altında 195. maddede düzenlenmiştir.49 765 sayılı TCK’da tedbirler, madde 263’e göre bulaşıcı hastalığın görüldüğü ev ve sair mahallerin kordon altına alınmasına dair alınan tedbirlerin ihlali suç sayılmasına rağmen, madde 195’e göre bulaşıcı hastalığa yakalanmış ya da ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair alınan tedbirlerin ihlali suç sayılmaktadır.50 765 sayılı TCK’da tedbirler, ev ya da diğer mekânların kordon altına alınmasına yönelik iken, 5237 sayılı TCK’da karantina uygulamasına yönelik tedbirler söz konusu olmaktadır.51 Hangi hastalıkların suçun 46 Önok, s. 149. 47 TBMM, Dönem, 22, Yasama Y. 2, Sıra S. 664, s. 320. 48 Çakmut, s. 543; dn. 1. 49 Çakmut, s. 544; 5237 sayılı Kanun ile 765 sayılı Kanun karşılaştırıldığında görülmektedir ki 5237 sayılı Kanun’da suçun sözel ifadesi, yer aldığı başlık ve sistematik yapısı tamamen değiştirilmiştir. Bu nedenle 5237 sayılı Kanun md. 195’de yer alan suçun yorumlanabilmesinde 765 sayılı Kanun md. 263’e ilişkin hükmün, doktrin ve yargı kararlarının kullanılabilmesi kısmen mümkün olmamaktadır. Bu durum doktrinde ilerleme ve içtihatta kesintisizlik ilkelerine kısmen zarar vermektedir. Hafızoğulları/Özen, s. 127. 50 Kahraman, s. 742. 51 Yaşar/Gökcan/Artuç, s. 6035.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1