278 Elkoymanın Hukuki Sonuçları Bağlamında Elkonulan Eşya ve Diğer Malvarlığı Değerlerinin ... deki fiili hakimiyetini de tümüyle kaybettiği anlamına gelmeyecektir.29 Bu işlemle birlikte adli makamlar eşyanın dolaysız zilyedi olurken, eşya yedindeyken elkonulan kimse ise dolaylı zilyet olarak kalmaya devam edecektir.30 Şu hususu da belirtmemiz gerekir ki adli makamların bu zilyetliği iktisabı, önceki dolaysız zilyedin iradesine dayanmamakta olup tümüyle kanundan kaynaklanan ve kamu hukukuna dayanan bir tür iktisaptır.31 Taşınmaz, hak ve alacaklara elkoyma halinde ise temel amaç mal üzerinde ileride verilebilecek bir müsadere veya malın mağdura iadesi işlemi ile bağdaşmayacak mahiyette tasarrufta bulunulmasının önlenmesi olduğundan,32 burada eşya veya malvarlığı değerinin mahiyetine göre yapılan elkoyma işleminin de farklı sonuçları söz konusu olacaktır. İlk etapta, CMK m. 128/3’e göre “taşınmaza elkonulması kararı, tapu kütüğüne şerh verilmek suretiyle icra edilir”. Keza aynı maddenin 4. fıkrasına göre “kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen el29 Oğuzman/Seliçi/Oktay Özdemir, s. 80; Akipek/Akıntürk/Ateş, s. 163. 30 Elkoyma halinde adli makamlar “malik” sıfatıyla değil “başka sıfatla” zilyettir. Zira elkoyma halinde adli makamların eşya üzerinde mülkiyet iddiası yoktur. Malik sıfatıyla zilyet ve başka sıfatla zilyet kavramları için bkz. Oğuzman/Seliçi/ Oktay Özdemir, s. 56-57; Nomer/Ergüne, s. 25-26. 31 Bu durum, CMK m. 123/1 ve 2’deki “muhafaza altına alma” ve “elkoyma” kavramları arasındaki farkı da ortaya koymaktadır. Muhafaza altına alma halinde eşyanın zilyedi, eşyayı kendi iradesi ile adli makamlara vermekte ve bu yönüyle adli makamlar eşya üzerindeki dolaysız fer’i zilyetliği olağan bir şekilde iktisap etmektedir. Oysa elkoyma halinde eşya, önceki dolaysız zilyedin elinden zorla alınmakta ve buradaki iktisap, bu kimsenin iradesine değil kanun hükmüne uygun şekilde alınan hâkim kararına dayanmaktadır. Tam da bu nedenle muhafaza altına alınan eşyanın iadesi açısından CMK m. 131’e gitmeye gerek yoktur. Zira muhafaza altına alınmada zilyedin rızası hilafına eşya kendisinden alınmadığı gibi yine rızası hilafına da muhafaza edilmez. Aksi düşünce, mülkiyet hakkının hâkim kararı olmaksızın dolaylı olarak kısıtlanması ve haliyle mülkiyet hakkına ilişkin Anayasa ve Kanun hükümlerinin dolanılması anlamına gelecektir. Bu nedenle zilyet, muhafaza altına alınan eşyanın iadesini talep etmişse; ya eşya herhangi bir şekle tabi olmaksızın tutanakla iade edilmeli ya da eğer şartları varsa CMK m. 123/2’ye göre bu eşyaya elkonulmalıdır. Bu ikinci olasılıkta artık muhafaza altına alınan değil elkonulan bir eşya söz konusu olacaktır ve haliyle bu eşyanın iadesi de artık CMK m. 131 hükmüne tabi olacaktır. Bu açıdan, muhafaza altına alma halinde adli makamların zilyetliğinin devamının, artık eşyayı teslim eden kişinin rızasına bağlı olmadığı ve bu eşyanın talep halinde iadesinin, elkonulan eşyada olduğu gibi CMK m.131’e tabi olduğunu iddia etmek (Şen/Eryıldız, s. 39; Aydın, s. 159) isabetli değildir. 32 Bkz. Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma Gezer/Saygılar Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/ Erden Tütüncü/Altınok Villemin/Tok, s. 529; Öztürk/Eker Kazancı/Soyer Güleç, s. 195.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1