Türkiye Barolar Birliği Dergisi 159.Sayı

338 Çocuk Hakları Sözleşmesi Kapsamında Çocuğun Eğitim (Nitelikli Eğitim) Hakkına İlişkin ... I. GİRİŞ Bugün 7,8 milyar olduğu tahmin edilen dünya nüfusunun 2,2 milyarını çocuklar oluşturmaktadır. Türkiye’de ise 83 milyonluk nüfusun %27,2’si, yani 22 milyon 750 bini çocuk nüfusundan oluşmaktadır.1 Çocuklar toplumun geleceğidir.2 Onların bedensel, ruhsal, zihinsel, sosyal ve ahlaki yönden gelişmesi sadece çocuğu ve ailesini değil, toplumu da ilgilendirmektedir.3 Gerçekten de çocuğun sağlıklı gelişmesini ve yetişmesini sağlama yalnızca anne babanın değil devletin de görevidir. Bu husus Anayasa’mızın “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Bu hükme göre, aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasındaki eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle annenin ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar. Bu düzenlemenin hemen ardından Anayasa’mızın “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42. maddesinde çocukların yaşatılması, geliştirilmesi ve korunmasına ilişkin “eğitim hakkı” düzenlenmiştir. Bu hükme göre özetle, kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, 1 Söz konusu istatistik için bkz. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatis tiklerle-Cocuk-2020-37228 (Erişim tarihi: 16.12.2021). 2 Gelişmiş toplumlarda çocuğa bakış geleneksel tutumlara göre değişme yolundadır. Yakın zamana kadar çocuk “küçük, eksik, tamamlanmamış bir yetişkin” olarak görülür ve çocukluk çağına da bir an önce “geçmesi gerekli” bir dönem gözüyle bakılırdı. Oysa bugün artık çocuk, kendine özgü gereksinimleri, kendi mantığı, kendi ölçüleri, kendi bütünlüğü olan, kusursuz bir varlık olarak görülmeye, çocukluk çağının da onun gelişmesinde çok önemli işlevi bulunduğu anlaşılmaya başlanmıştır. Bu sebeplerle, toplumların geleceklerinin teminatı olan çocukların sahip oldukları haklara ilişkin, ulusal ve uluslararası mevzuatta birçok hukuki düzenlemeye rastlanmaktadır. Çocuk hukuku, adından da anlaşılabileceği gibi, çocuklarla ilgili hukuk kurallarından, ayrıca bu kuralların uygulanmasından ve öğretisinden oluşur. Bu hukukun Medeni Kanun ya da Ceza Kanunu benzeri özel bir külliyatı (kodu), hatta bizdeki Tüketiciyi Koruma Kanunu ya da Batı’daki gibi Gençliği Koruma Kanunu gibi özel bir yasası yoktur. Bu hukuk dalı, değişik külliyatlara ve yasalara dağılmış tek tek, ayrı ayrı kuralların öğretide derlenip toplanmasından oluşmuştur. Bu hususta bkz. Rona Serozan, “Çocuk Hukuku”, İstanbul 2017, s. 1 vd; Emine Akyüz, “Çocuk Hukuku”, Ankara 2020, s. 1 vd. 3 Ali Naim İnan, “Çocuk Hakları Beyannamesi İlkelerinin Türk Hukuk Sistemine Etkisi”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 1, Yıl 1968, s. 201.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1