Türkiye Barolar Birliği Dergisi 160.Sayı

251 TBB Dergisi 2022 (160) Olcay KARACAN bir defalık olan başka açıklanmış durumlarla karşılaştırmayı kastettiğini belirtmektedir. Ancak bu aşamada Kuçuradi’nin her durumun tekliğinin gözden kaçırılmaması gerektiğini vurguladığı gözden kaçmamalıdır.17 Bu doğrultuda Çotuksöken, Kuçuradi’nin sadece her tek durumu kendine özgü koşullarını anlamaya çalışarak durumları bilgi nesnesi yapmakla yetinmediğini, ayrıca durumları bilgi nesnesi yapma biçiminde hesabını da vermeye çalıştığını ifade etmektedir.18 Kuçuradi bir insanın ya da grubun içinde bulunduğu durumun saptanıp açıklandıktan sonra; bu durumun onlarda ne etki yarattığı bir durumun değerlendirmesinde üçüncü adım olarak nitelendirmektedir. Ve bu aşamada o anda nelerin harcanmasına yol açıldığı veya nelerin korunduğu açığa çıkartıldığını belirtmektedir.19 Kuçuradi’nin durum değerlendirmesi hususundaki görüşleri kişilere mesleklerini icra ederken karşılaştıkları etik sorunları değerlendirmek için ne kadar yol gösterici olursa olsun bu sorunların olabildiğince doğru değerlendirilebilmesi için icra etikleri mesleklerle ilişki kurma biçimlerinin de önemli olduğu ileri sürülebilir. Bu ilişki kurma biçimlerini anlamak için İsmail Demirdöven’in mesleklerin yapısına ilişkin tespitinden faydalanılabilir. Demirdöven kişilerin meslekleriyle ilişki kurma biçiminin kişiler hangi mesleği icra ederse etsin o mesleğin meslek olmasını sağlayan mesleğin amacı, mesleki bilgi ve mesleğin uygulaması olarak nitelendirdiği üç unsurlardan bağımsız olarak ele alınamayacağını ifade etmektedir. Demirdöven hâkimlikte adalet, doktorlukta sağlık, öğretmenlikte eğitim gibi mesleklerin amacının pek değişikliğe açık olmadığını, ancak meslekleri icra edebilmek için gerekli bilgilerin sürekli değiştiğini ifade etmektedir. Mesleğin uygulamasının ise meslekleri icra eden kişilere bağlı olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle herhangi bir meslekle ilgili etik bir sorun çıktığında ilk bakılması gereken ye17 Kuçuradi, 2015, s. 94-96. Çotuksöken’e göre Kuçuradi olgusallaştırmaktan olanı biteni belirgin kılmayı, onun olgu olarak yakalanmasını ve bilgi nesnesi yapılmasını kastetmektedir. Bkz. Betül Çotuksöken, “Felsefe-Ebediyat İlişkisinde Felsefi Söylem”, İoanna Kuçuradi Çağın Olayları Arasında (Editörler, Betül Çotuksöken/ Gülriz Uygur/ Hülya Şimga), Tarihçi Kitabevi Yayınları, İstanbul 2014b, s. 45. 18 Çotuksöken, 2014b, s. 46 19 Kuçuradi, 2015, s.95

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1