TASARRUFUN İPTALİ DAVALARINDA “TAKİP KONUSU ALACAĞIN GERÇEK BİR ALACAK OLMASI” KOŞULU İLE “DAVACIALACAKLININ, DAVALI-BORÇLUYA TAKİP KONUSU MİKTARDAKİ PARAYI VEREBİLECEK (ÖDEYEBİLECEK) PARASAL (MALİ) GÜCÜ BULUNMASI GEREKTİĞİ” KOŞULUNUN UYGULAMADA YARATTIĞI SORUNLAR Talih UYAR* § GİRİŞ Tasarrufun iptali davası, İcra ve İflâs Kanunu’nun 277-284’üncü ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında (ki) Kanun’un 24-31’inci maddelerinde düzenlenmiştir. Bu hükümler yakın zamana kadar İcra ve İflâs Kanunu’nun diğer hükümlerine göre, daha sınırlı bir uygulama alanı bulmuştur. Bunun başlıca nedeni, iptal davası açabilecek durumda olan alacaklıların -genel hükümlere (TBK mad. 19) göre açılan “muvazaa davası” ile “tasarrufun iptali davaları”nı aynı nitelikte görüp- borçluların “mal kaçırma kastı”nın ispatı konusundaki güçlüğü dikkate alarak, çekingen davranmış olmalarıdır. Halbuki, İİK. mad. 277 vd.’da düzenlenmiş bulunan “tasarrufun iptali davası” ile TBK. mad. 19’da düzenlenmiş bulunan “muvazaa davası”nın gerek ‘açılma koşulları’ ve gerekse bu davalarda ‘isbatı gereken hususlar’ birbirinden farklıdır. İptal davalarında, davacı-alacaklı; çok kez “iptale tâbi tasarruf”un belirli bir zaman kesiti- (örneğin; “haciz”den, “aciz”den yahut “iflâsın açılması”ndan önceki bir yıl (İİK. mad. 279/I) ya da iki yıl (İİK mad. 278/II)- içinde yapılmış olduğunu veya “işlem (tasarruf) tarihinden itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olduğunu” (İİK mad. 280/I) ve borç- * Avukat, Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr. Gör., ORCID: 0000-0002-15313646
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1