Türkiye Barolar Birliği Dergisi 160.Sayı

403 TBB Dergisi 2022 (160) Talih UYAR -Davalı (E) vekili tarafından dosyaya sunulan BİLİRKİŞİ KURULU EK RAPORU’na karşı beyanlarını içeren dilekçede; √ “Bilirkişi ek raporunda ‘davacı (A)’nın iddia olunan işlem tarihi itibariyle söz konusu yüksek meblağlı parayı vermesinin mümkün olmadığının’ açıkça belirtilmiş olduğunu”, √ “10.01.2015 tarihinde taraflarca düzenlendiği iddia olunan fesih protokolüne istinaden davacı tarafın 2.350.000,00 USD ödemesinin iadesi için yıllarca davalı (B)’den faiz olarak hiçbir talepte bulunmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca davacı tarafın sözde alacağı için ipotek tesis etmek gibi bir yola başvurmamış olması, keza protokolün 6. maddesinde belirtilen 470.000,00 USD cezai şart yönünden de herhangi bir girişimde bulunmamasının eşyanın tabiatına uygun düşmediğini” ifade etmiştir. ● Yukarıda143 belirttiğimiz gibi tasarrufun iptali davalarında, borçlu ile işlemde bulunmuş olan davalı-üçüncü kişinin “dava konusu taşınmazları/taşınırları satın alabilecek parasal (mâli) güce sahip olup olmadığı” ya da “borçluya ‘borç/satın alma bedeli olarak para verdiğini iddia ederek icra takibinde bulunmuş olan davacı-alacaklının, borçluya gerçekten bu miktardaki parayı verebilecek (ödeyebilecek) parasal (mâli) gücünün bulunup bulunmadığı” mahkemece araştırılabilir. Yüksek mahkemenin bu konudaki ‘olumlu’ içtihatları yukarıda144 belirtilmişti. -Davalı (E) vekili cevap dilekçesinde; √ “Davacı tarafın ödeme yaptığını iddia ettiği dönemde (yani; 09.11.2014 tarihinde) , dava konusu taşınmazları satın alacak 4.700.000,00 USD satış bedelini ödeyecek kadar parası olduğunu ve bunun yarısını peşin olarak (yani; 2.350.000,00 USD’yi) (B)’ye ödediğini ispat etmesi gerektiğini, mali durumunun (parasal gücünün) buna müsait olduğunu ispat etmesi gerektiğini” belirtmiştir. -Davalı (D) vekili cevap dilekçesinde, √ “Davacının, sözde ödemenin yapıldığı tarihte henüz yirmili yaşlarda 143 Bknz: Yuk. dipn. 112 144 Bknz: Yuk. dipn. 113-128

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1