Türkiye Barolar Birliği Dergisi 161.Sayı

TEMMUZ - AĞUSTOS / JULY - AUGUST: 2022 YIL/YEAR: 35 SAYI/ISSUE: 161 1988 yılından bu yana yayımlanan Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2002 yılından itibaren “Hakemli Dergi” olarak yayımlanmakta olup 2010 yılından bu yana da TÜBİTAK-ULAKBİM Hukuk Veri Tabanında dizinlenmektedir. HAKEMLİ BİR DERGİDİR

Sahibi / Owner Av. R. Erinç Sağkan Türkiye Barolar Birliği Bașkanı Sorumlu Müdürü / Managing Director Av. Veli Küçük, TBB Genel Sekreteri Yayından Sorumlu Bașkan Yardımcısı/ VicePresident Head of the Publishing Department Av. Gürkan Altun, TBB Bașkan Yardımcısı Genel Yayın Yönetmeni / Executive Editor Av. Özlem Bilgilioğlu Eșgüdüm Kurulu / Board of Coordination Av. Gürkan Altun Av. Veli Küçük Av. Gökhan Bozkurt Av. Özlem Bilgilioğlu Yayın Kurulu Özlem Bilgilioğlu Türkiye Barolar Birliği Genel Yayın Yönetmeni Gizem Özkan Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk ABD Araștırma Görevlisi Mustafa Horuș Türkiye Barolar Birliği Yayın İșleri Sorumlusu Danıșma Kurulu / Board of Advisors* Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ayșe Havutçu Yașar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ayșe Nuhoğlu Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Durmuș Tezcan İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Muhammet Özekes Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Necmi Yüzbașıoğlu Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Sibel Özel Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Sultan Üzeltürk Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Türkan Yalçın Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi *(İsme göre alfabetik sıralanmıștır) Türkiye Barolar Birliği Dergisi hakemli bir dergidir. / Türkiye Barolar Birliği Dergisi (Union of Turkish Bar Associations Review) is a refereed review. Türkiye Barolar Birliği Dergisi’nin yayın dili Türkçe’dir. İki ayda bir (Ocak, Mart, Mayıs, Temmuz, Eylül, Kasım aylarında) yayımlanır. / Issued bimonthly (January, March, May, July, September, November). Dergide yayımlanan yazılarda ileri sürülen görüșler yalnızca yazarlarına aittir. / Articles published in these series express solely the views of the authors. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmeden bașka bir yerde yayımlanamaz. / Articles published in these series can not be republished without citation. Türkiye Barolar Birliği Dergisi TÜBİTAK - ULAKBİM Hukuk Veri Tabanında dizinlenmektedir. / Türkiye Barolar Birliği Dergisi (Union of Turkish Bar Associations Review) is being permanently indexed in TÜBİTAK - ULAKBİM law database. İletișim Adresi / Communication Address Türkiye Barolar Birliği Bașkanlığı Yayın İșleri Müdürlüğü Oğuzlar Mah. Av. Özdemir Özok Sokak No: 8 06520 Balgat - ANKARA Tel: (0312) 292 59 00 (pbx) Faks: (0312) 286 55 65 web:www. barobirlik.org.tr e-posta: [email protected] Abonelik / Subscription Yıllık abone bedeli: 300 TL. Sayfa Tasarımı ve Ofset Hazırlık / Page Design and Offset Preparation Türkiye Barolar Birliği Yayın İșleri Basım Yeri / Printed by Șen Matbaa (0312) 229 64 54 - 230 54 50 Özveren Sokak 25/B Demirtepe - Ankara www.senmatbaa.com Basım Tarihi / Printing Date : 18. 07. 2022

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DERGİSİ YAYIN POLİTİKASI, YAYIN KURALLARI ve ETİK İLKELERİ Dergi’nin yayın politikası ve etik ilkeleri, Dergi’ye yazı gönderen yazar tarafından kabul edilmiş sayılır. Yayın, imla ve yazım kurallarına uygun olarak düzenlenmeyen, Türkçenin doğru kullanılmadığı yazı, hakemlere dahi gönderilmeden diğer kriterleri taşısa da Dergi Yayın Kurulu tarafından reddedilebilecektir. Bu nedenle her bölümdeki ilke ve kurallar yazar tarafından titizlikle kontrol edilerek uygun olmayanlar düzeltilmeli, eksiklikler giderilmelidir. Yayın Pol!t!kası 1. 1988 yılından bu yana yayınlanan Türk!ye Barolar B!rl!ğ! Derg!s! (Derg!), 2002 yılından !t!baren “hakeml! derg!” olarak yayınlanmakta olup 2010 yılından bu yana da TÜBİTAKULAKBİM TR D!z!n Hukuk Ver! Tabanında d!z!nlenmekted!r. Derg! !k! ayda b!r yayınlanmakta olup yazı d!l! Türkçed!r. 2. Derg! “hakeml!” olarak TR D!z!n’de taranan “hakeml! b!r derg!” olduğu !ç!n Derg!’ye gönder!len tüm yazıların hakemlere gönder!lmes! gerekl! ve zorunludur. Yazarın taleb!ne bağlı olarak yazının hakemlere gönder!lmeden yayınlanması mümkün olmayıp yazar tarafından böyle b!r !stekte bulunulmamalıdır. Yazı hakemlere gönder!ld!kten sonra hakemler!n öner!s!/onayı ve ed!törün takd!r!yle, !st!sna! olarak, bazı yazıların hakems!z olarak Derg!’de yayınlanmasına karar ver!leb!l!r. 3. İlk maddedek! kural “çev!r!ler” !ç!n de geçerl! olup çev!r! olarak gönder!len yazıların makalede aranan tüm koşulları taşıması gerekl!d!r. 4. Yazar tarafından Derg!’de yayınlanma !stem!yle aynı anda sadece b!r yazı gönder!leb!l!r. Anılan yazı yayınlandıktan/değerlend!rme sürec! tamamlandıktan sonra !k!nc! yazı gönder!lmel!d!r. 5. Yazının Derg! Yayın Pol!t!kası, Et!k İlkeler! ve Yayın Kuralları’na uygun olması hal!nde, hakem raporlarından sonra netl!k kazanmak üzere Derg!’n!n hang! sayısının yayın l!stes!ne alındığı, Ed!tör tarafından yazara b!ld!r!l!r. Derg!’ye gönder!len yazıların yoğunluğu neden!yle gelen yazıların sıraya konulması hususu ve TR D!z!n 2020 yılı zorunlu kr!terler! arasında yer alan “Derg! her b!r sayısında yer alacak makale sayılarının orantılı olmasına d!kkat ed!lmel!, sayı/c!lt arasındak! makale sayısı dengel! olmalıdır” kuralı yazar tarafından d!kkate alınmalıdır. Bu bağlamda Ed!tör tarafından yazının Derg!’n!n hang! sayısının yayın l!stes!ne alındığı yazara b!ld!r!ld!ğ!nde, bu b!ld!r!m yazar tarafından kabul ed!lm!ş olur (Örneğ!n: Şubat/2021 !t!barıyla Derg!’ye b!r yazı gönder!ld!ğ!nde, yazının kabul ed!ld!ğ! ve hakem raporlarından sonra netl!k kazanmak üzere Derg!’n!n Kasım- Aralık/2021 sayısının yayın l!stes!ne alındığı yazara b!ld!r!ld!ğ!nde, yazar bunu kabul etm!ş olur ve daha sonra herhang! b!r !t!raz/yazının daha öncek! b!r sayıya alınmasını !steme g!b! b!r hakkı söz konusu olmaz). Ed!törün b!ld!r!m!nde bel!rt!len tar!h ve sayı yazar tarafından kabul ed!lmed!ğ! takd!rde, yazar makales!n! çekmek hakkına sah!p olup bu durumu derhal b!ld!rmel!d!r. 6. Ön düzeltme; yazının Derg! Yayın Pol!t!kası, Et!k İlkeler! ve Yayın Kuralları’na uygun b!r şek!lde düzelt!lmes!n!, “makalen!n gönder!m tar!h!”; yazının Derg! Yayın Pol!t!kası, Et!k İlkeler! ve Yayın Kuralları’na uygun b!r şek!lde gönder!ld!ğ! tar!h!, “makalen!n kabul tar!- h!”; yazının hakem değerlend!rme sürec!n!n tamamlanıp onaylandığı tar!h! !fade eder.

7. Her yazı, yazara b!ld!r!len sayının yayınlanacağı tar!he yet!şecek şek!lde, -yazıların hakemlere gönder!lmes!, hakemlerce onaylanması, gerek!rse düzeltmeler!n yapılması, tasarıma gönder!lmes!, son kontrolden sonra web s!tes!ne eklenmes!, ODİS’e ve matbaaya gönder!lmes! süreçler! göz önünde bulundurularak- en az !k! hakeme gönder!l!r. İk! hakemden b!r! olumsuz kanaat bel!rtt!ğ! takd!rde yazı üçüncü b!r hakeme gönder!l!r veya Ed!tör tarafından takd!r hakkı kullanılır. 8. Yazı, “kör hakeml!k” s!stem! uyarınca, yazarın ad ve soyadı yazı metn!nden çıkarılarak hakemlere gönder!l!r. Yazara da yazının hang! hakemlere gönder!ld!ğ! konusunda b!lg! ver!lmez. 9. Hakem/hakemler tarafından yazının yayınlanması uygun bulunmadığı takd!rde bu durum yazara b!ld!r!l!r. Ret raporlarının yazara gönder!lmes! zorunluluğu yoktur. Yazının yayınlanamayacağına !l!şk!n b!ld!r!m, yazının yayın l!stes!nde bulunduğu sayının sürec! tamamlandıktan sonra !lg!l! sayının yayınlanmasıyla eş zamanlı olarak yapılır. 10. Hakem rapor/raporları düzeltme !çer!yorsa; rapor, hakem/hakemler!n adı bel!rt!lmeks!z!n yazara gönder!l!r. Yazının düzelt!lm!ş hal! hakeme gönder!ld!kten sonra hakem tarafından !k!nc! b!r düzeltme !steneb!l!r. İk!nc! düzeltmeden sonra yazının hakem tarafından onaylanmaması hal!nde yazardan üçüncü b!r düzeltme !stenmez ve yazı redded!l!r/redded!lm!ş sayılır. Hakemler tarafından onaylanan/düzeltme !sten!p rapora uygun olarak düzelt!ld!kten sonra onaylanan yazı, alındığı sayının yayın l!stes!ne !l!şk!n süreç tamamlandıktan sonra Derg!’n!n !lg!l! sayısında yayınlanır. Hakem rapor/raporlarında düzeltme !stenm!ş ancak raporda bel!rt!len hususlar yazar tarafından süres!nde yer!ne get!r!lmem!şse, b!r defaya özgü olmak üzere yazı, alındığı yayın l!stes!nden sonra gelen sayının yayın l!stes!ne aktarılır. 11. Yazı yukarıda 4. maddede bel!rt!ld!ğ! şek!lde yayın l!stes!ne alınmış ancak hakem raporları -çok !st!sna! de olsa- süres!nde sunulmamışsa, yazı, alındığı yayın l!stes!nden sonra gelen sayının yayın l!stes!ne aktarılır ve bu sayıda anılan yazıya !l!şk!n sürec!n tamamlanması sağlanır. 12. Derg!’ye gönder!lecek yazının; özgün, başka b!r yerde yayınlanmamış veya yayınlanmak üzere başka b!r yere gönder!lmem!ş olması gerekmekted!r. 13. Türk!ye Barolar B!rl!ğ!, yayınlanması kabul ed!len yazıların basılı ve elektron!k yayın haklarına sah!p olur. 14. Yazara ve hakemlere, talep etmeler! hal!nde tel!f ücret! öden!r. 15. Yazara, yazısının yayınlandığı sayıdan üç adet, hakemlere !se hakem !ncelemes! yaptıkları sayıdan b!rer adet Derg! gönder!l!r. Derg!’n!n k!tap olarak kend!s!ne gönder!lmes!n! !steyen yazarın, yazıyı gönder!rken adres!- n! ve telefon numarasını da bel!rtm!ş olması gerekmekted!r. 16. Talep etmeler! hal!nde hakemlere makalen!n hakem !ncelemes!n!n yapıldığı ve raporunun hazırlandığına !l!şk!n b!r yazı gönder!l!r. Yayın Kuralları 1. Yazı, yay!n@barob!rl!k.org.tr adres!ne gönder!lmel!d!r. 2. Yazı, ana bölümlerde 1,5 satır aralığı !le 12 punto; d!pnotlarda tek satır aralığı !le 10 punto kullanılarak T!mes New Roman karakter!nde yazılmalıdır. 3. Yazarın ad, soyadı ve unvanını, makalede yer almasını !sted!ğ! şekl!yle ve Derg!’de yer alan yazı formatına uygun olarak yazıya eklemes! gerekl!d!r.

4. Kurum, e-posta adres!, ORCID ve makalen!n gönder!m tar!h! (ön düzeltmeden sonrak! gönder!m esas alınarak) b!lg!ler!n!n bel!rt!lmes! zorunlu olup aynı sırada makalen!n !lk sayfasına d!pnot olarak eklenmel!d!r. 5. Derg!’n!n bel!rled!ğ! yazı formatı dışında kalan kısımlar, yazıdan çıkarılmalıdır (kapak, !ç!ndek!ler, kısaltmalar vs. kısımlar). 6. Yazının !lk sayfasında makalen!n başlığı, İng!l!zce başlık, özet, anahtar kel!meler, İng!l!zce özet ve İng!l!zce anahtar kel!meler bölümler!ne bel!rt!len sırada yer ver!lmel!, bu bölümler çok uzun !se kısaltılmalıdır. 7. D!pnot numaralandırmaları, noktalama !şaretler!nden (nokta, v!rgül, noktalı v!rgül, üç nokta, ünlem, soru !şaret! vs. noktalama !şaretler!nden) sonra yapılmalıdır. 8. D!pnotlarda ve kaynakçada, koyu renkle, altı ç!z!l! ve/veya !tal!k yazılan kısımlar (yayın kurallarında !tal!k yazılacağı bel!rt!lenler har!ç) düzelt!lmel! ve !nternet kaynaklarındak! alt ç!zg!ler kaldırılmalıdır. 9. D!pnotlar sayfa altında göster!lmel!, d!pnotlarda, yazarın adı soyadı şekl!ndek! düzene uyulmalı, yazar ad ve soyadının sadece baş har&er! büyük ve ad soyadının sonunda sadece v!rgül olmalıdır. Örneğ!n: Faruk Erem, Ver!len kaynak makale !se makale adı ç!ft tırnak !ç!ne alınmalı, sadece eser adı !tal!k ver!lmel!, yayınev!, !l!, baskı yılı ve sayfa sayısı sırasıyla yazılmalıdır. Örneğ!n: Faruk Erem, “Ceza Hukukunda Meslek Sırrı”, AÜHF Derg!s!, Ankara 1943, C. x, S. x, s. xx. 10. Yazının kaynakça kısmında, yazarın soyadı adı şekl!ndek! düzene uyulmalı, varsa numaralandırmalar kaldırılmalı, yazar soyadı ve adının sadece sonuna v!rgül konmalıdır. Örneğ!n: Erem Faruk, “Ceza Hukukunda Meslek Sırrı”, AÜHF Derg!s!, Ankara 1943, C. x, S. x, s. xx. Kaynakça kısmı; K!taplar, Makaleler, Mahkeme Kararları, İnternet Kaynakları, D!ğer Kaynaklar g!b! bölümlere ayrılarak yazılmalıdır. 11. D!pnotlarda ve kaynakçada yazar ve eser adlarının doğru yazıldığından em!n olunmalıdır. İmla ve Yazım Kuralları Aşağıdak! hususlar (yazı metn!, alıntı met!n, d!pnot ve kaynakça dah!l olmak üzere) gözden geç!r!lerek uygun olmayan kısımlar düzelt!lmel!d!r: 1. Kurum, kuruluş, kurul, b!rleş!m, oturum ve !ş yer!, kanun, yönetmel!k, anlaşma, sözleşme adlarına gelen ekler!n kesme !şaret!yle ayrılması, Örneğ!n: Anayasa Mahkemes!’n!n, Avukatlık Kanunu’nun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmes!’n!n 2. Eş anlamlı kel!melerden b!r!n!n terc!h ed!lmes! ve met!n !ç!nde yeknesaklığın sağlanması !ç!n yazının tamamında sadece b!r!n!n kullanılması, Örneğ!n: Yasa veya kanun kel!meler!nden b!r!n!n terc!h ed!l!p kullanılması 3. Rakamlardan sonra gelen kel!meler!n küçük har&e başlaması, Örneğ!n: 5237 sayılı Kanun, Avukatlık Kanunu’nun 34. maddes!, 19. yüzyıl, 01.01.2019 tar!hl!, 2. baskı 4. Alm. (Almanca), İng. (İng!l!zce), Oğuzlar Mah. Prof. (Profesör), Dr. (Doktor), Av. (Avukat), haz. (hazırlayan), çev. (çev!ren) g!b! kısaltmalar har!ç olmak üzere SGK, TTK, 13. CD, YHGK, TCK g!b! kısaltmalarda nokta kullanılmaması, 5. Kısaltmalarda takıların kısaltma okunuşuna göre ver!lmes!, Örneğ!n: TCK’nın, İYUK’un

6. Kısaltmaların b!rden fazla kullanılış şekl! varsa b!r!n!n terc!h ed!lmes! ve met!n !ç!nde ve d!pnotlarda aynı şek!lde kullanılması, Örneğ!n: syf., sh., s.’den b!r!n!n terc!h ed!lmes! 7. Noktalama !şaretler!n!n (özell!kle tırnak !şaret! ve kesme !şaret!n!n) yazının her yer!nde aynı karakterde yazılmış olmasına özen göster!lmes!, 8. Tar!h yazılışında 01.01.2019 şekl!ndek! kullanımın terc!h ed!lmes!, 9. 1. veya 1’!nc! yazılışından b!r!n!n terc!h ed!lmes!, 10. Tezcan/ Erdem/ Önok, şekl!nde yazılışın değ!l aralık ver!lmeden Tezcan/ Erdem/ Önok şekl!nde yazılışın terc!h ed!lmes!, 11. Noktalama !şaretler!nden (nokta, v!rgül, noktalı v!rgül, üç nokta, ünlem, soru !şaret! vs. noktalama !şaretler!nden) ve her kel!meden sonra b!r harf boşluk bırakılmasına özen göster!lmes!, 12. Yazı !ç!nde kullanılacak kısaltmalara; !lk sefer!nde açık hal!yle b!rl!kte parantez !ç!nde kısaltılmış hal!, sonrasında sadece kısaltılmış hal! olmak üzere yer ver!lmes!, 13. Farklı kaynaklardan alıntı yapılmasından kaynaklanan her türlü farklı yazımın kontrol ed!lerek yeknesaklığın, yazı düzen!n!n sağlanması. Et!k İlkeler 1. Yazar tarafından başka b!r yazara a!t yazının kend!ne a!tm!ş g!b! gönder!lmes! veya gönder!len yazıda büyük/küçük oranda atıf yapılmadan alıntı yapılmış olması veya yazının tamamına yakınının, atıf yapılsa da başka b!r yazı/yazılardan oluşması; k!ş!ye özgü b!r durum olup sorumluluk tamamen yazara a!tt!r. 2. Yazı, !nt!hal, sahtec!l!k, çarpıtma, tekrar yayın, d!l!mleme, haksız yazarlık ve d!ğer et!k !hlal! türler!n! !çermemel!d!r. 3. Yazarın gönderd!ğ! çalışmanın özgün olması Derg! kr!terler!n!n başında gelmekted!r. 4. Yayınlanmak üzere gönder!len çalışmanın herhang! b!r nedenle Derg!’den çek!lmek !stenmes! hal!nde yazıyla (ma!lle) derhal b!ld!r!lmes! gerek!r. 5. Hakem değerlend!rme sürec! tamamlanmış b!r makale, makul b!r gerekçe göster!lmeks!z!n yazarı tarafından ger! çek!lmemel!d!r. 6. Makalede araştırma ve yayın et!ğ!ne uyulduğuna da!r !fadeye yer ver!lmel!d!r. 7. TR D!z!n kr!terler! gereğ!, et!k kurul !zn! gerekt!ren çalışmalarda, !z!nle !lg!l! b!lg!lere (kurul adı, tar!h ve sayı no) yöntem bölümünde ve ayrıca makale !lk/son sayfasında yer ver!lmel!d!r. Olgu sunumlarında, b!lg!lend!r!lm!ş gönüllü olur/onam formunun !mzalatıldığına da!r b!lg! makalede yer almalıdır. Kullanılan f!k!r ve sanat eserler! !ç!n tel!f hakları düzenlemeler!ne uyulması gerekmekted!r. 8. Derg! tarafından farklı kurumlardan, görüş b!ld!rd!kler! konunun uzmanı olan hakemler atanmalı, tarafsızlık ve çeş!tl!l!k !lkeler!ne d!kkat ed!lmel!d!r. Hakemler, değerlend!r!len yazı sah!b!n!n tab! olduğu et!k kurallara bağlı ve bu kuralları t!t!zl!kle uygulamak durumunda olmalıdırlar. Derg!’de yayınlanmış makalelerde kurum ve yazar çeş!tl!l!ğ!ne özen göster!lmel!, araştırma ve yayın et!ğ!ne uygun olmayan yazılar kabul ed!lmemel!d!r.

İ Ç İ NDE K İ L E R / CONT ENT S BAŞKAN’DAN / FROM the PRESIDENT HAKEMLİ MAKALELER / REFEREED ARTICLES 1 Ayşen SEYMEN ÇAKAR Kadının İnsan Haklarından Bir Sapma Örneği: Çin’de Ayak Bağlama Geleneği / A Deviation Example From Women’s Human Rights: Footbinding Tradition in China 23 Mustafa ATALAN Türk Ceza Kanunu’nun 158/1-f ve 245/1. Maddelerinde Düzenlenen Suçlar ve Bu Suçlar Arasındaki İlişki Sorunsalı / Offenses Specified in Articles 158/1-F and 245/1 of the Turkish Oenal Code and the Question of Relation Between Them 85 Seda Yağmur SÜMER Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Memuriyete Etkisi / The Impact of Deferment of the Announcement of the Verdict on Civil Service 145 Koray DOĞAN Şikâyete Yetkili Kişiler ve İradelerinin Çelişmesi Sorunu / Persons Entitled to File Criminal Complaint and the Problem of Conflicting Wills 183 Hasan CAN Sağlık Hizmetlerinde İdarenin Organizasyon Sorumluluğu / Organizational Responsibility of Administration in Health Services 225 Diren YEĞİN Türk Hukukunda Boşanma Sebeplerinin İncelenmesi / Analysis of the Reasons for Divorces in Turkish Law 253 Arda ALTINOK Gayri Misli Kripto Varlıklara (NFT- Non-Fungıble Tokens) İlişkin Telif Hakkı Sorunları / Copyright Issues Regarding NFTS (Non-Fungible Tokens) 277 Muhammed Enes YILDIZ İş Kazasından Doğan Müteselsil Sorumluluk Halleri / Joint Liability Arising From Occupational Accidents 309 Sezercan BEKTAŞ / Ali ÖZDEMİR Uluslararası Teamül Hukukunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Yargılama Hukukuna Etkisi / Effect of International Customary Law on Jurisdiction Law of the European Convention on Human Rights

KADININ İNSAN HAKLARINDAN BİR SAPMA ÖRNEĞİ: ÇİN’DE AYAK BAĞLAMA GELENEĞİ* A DEVIATION EXAMPLE FROM WOMEN’S HUMAN RIGHTS: FOOTBINDING TRADITION IN CHINA Ayşen SEYMEN ÇAKAR** If you have lotus feet, you will marry a Literati, eating bread with meat; If you have large feet, you will marry a blind man, eating bran with chili. A ballad in Zhangde, Henan1 Özet: Ayak bağlama, Han Çinlileri döneminde uygulanmaya başlamış olan, yapılan sargı işlemleri sebebiyle ayak iskeletinin bozularak, ayağın büyümesini engelleyen geleneksel bir işlemdir. Saray içerisinde başlayan bu uygulama, zamanla üst sınıflardan alt sınıflara da geçmiştir. Küçük ayaklar, Çin’de bir soyluluk ve güzellik sembolü olarak nitelendirilmiş ve zamanla iyi bir evlilik yapabilmek için bir şart olarak algılanmıştır. 1600’lü yıllarda, ayak bağlama geleneğinin ortadan kalkması için bazı yasaklar getirilmiş olsa da bu çabalar başarılı olmamıştır. Ayak bağlama geleneği Çin’de 1950’li yıllara kadar varlığını sürdürmüş ve bugün için son bulmuş olan bir gelenektir. Bu geleneğin, Çin’in ataerkil aile yapısı ile ilişkili olduğu söylenmektedir. Ayak bağlama, kadınların hareket yeteneklerini kısıtladığından, onları başka insanların, örneğin annesinin, kayınvalidesinin ya da eşinin yardımına muhtaç hale getirmiştir. Bu uygulama, çalışma alanında da * Bu yazı araştırma ve yayın etiğine uygundur. ** Dr. Öğr. Üyesi, Anadolu Üniversitesi, [email protected], ORCID: 0000-0002-3843-6120, Makalenin Gönderim Tarihi: 03.03.2022, Kabul Tarihi: 10.06.2022 1 “Lotus ayaklarınız varsa, ekmeği etle yiyen bir edebiyatçı ile evleneceksiniz; Büyük ayaklarınız varsa, kepeği biberle yiyen kör bir adamla evleneceksiniz”. Zhangde, Henan’da bir türkü. Bu türkü, ayak bağlama geleneğinin, halk arasında, iyi evlilik yapmak için kullanılan bir araç olduğunu gözler önüne sermektedir. Xinyu Fan ve Lingwei Wu, “The Economic Motives for Foot-binding”, Discussion Paper Series – CRC TR 224, Discussion Paper No. 187, Project A 03, Rheinische Friedrich-Wilhelms-Universität Bonn- Universität Mannheim, June 2020, https:// www.wiwi.uni-bonn.de/bgsepapers/boncrc/CRCTR224_2020_187.pdf/E.T. 26.05.2021, s. 2.

2 .adÕnÕn ønVan +akOaUÕndan BLU 6aSPa gUnH÷L dLn’dH $\ak Ba÷OaPa *HOHnH÷L kadınları etkilemiş olup, örneğin sulama tarımı gibi bazı işler kadınlar için oldukça güç hale gelmiş, kadın emeği daha çok ev içinde yapılabilecek el işi gibi alanlarda yoğunlaşmıştır. Bu durum da kadın emeğinin değerinin sorgulanmasına yol açmıştır. Ayak bağlama uygulaması gibi kadına zarar veren geleneksel uygulamalar, Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Bildirge’de kadına yönelik şiddet olarak tarif edilmiştir. Son bulmuş bir gelenek olan ayak bağlama uygulamasının ortadan kaldırılma yöntemlerinin incelenmesinin, kadına zarar veren diğer geleneksel yöntemlerin ortadan kaldırılmasında da bir örnek olarak fayda sağlayabileceği umulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Ayak Bağlama, Lotus Ayaklar, Kadına Yönelik Şiddet, Kadının İnsan Hakları, Gelenek ve Hukuk Abstract: Foot binding is a traditional procedure that started to be practiced during the Han Chinese period, preventing the growth of the foot by deteriorating the foot skeleton due to the wrapping processes. This practice, which started in the palace, gradually passed from the upper classes to the lower classes. Small feet were perceived as a symbol of nobility and beauty in China, and for this reason, they were perceived as a condition for a good marriage over time. Although some prohibitions were introduced in the 1600s to eradicate the tradition of foot binding, these efforts were not successful. The tradition of foot binding has existed in China until the 1950s and is a tradition that has come to an end for today. This tradition is said to be associated with the patriarchal family structure of China. Since foot binding restricts women’s mobility, it has made them dependent on the help of other people, such as their mother, mother-in-law or spouse. This practice has also affected women in the field of work, some jobs such as irrigation agriculture have become quite difficult for women, and women’s labor has been concentrated in areas such as handicrafts that can be done at home. This situation has led to the questioning of the value of women’s labor. Traditional practices that harm women, such as the practice of tying feet, are defined as violence against women in the United Nations Declaration on the Elimination of Violence Against Women. Examining the methods of eliminating the practice of tying the feet, which is a dead tradition, can also be useful as an example for the elimination of other traditional methods that harm women. Keywords: Foot Binding, Lotus Feet, Violence Against Women, Women’s Human Rights, Tradition And Law 1. GİRİŞ Ayak bağlama uygulaması, Han Çinlileri döneminde ortaya çıkmış ve yaklaşık bin yıl kadar varlığını sürdürmüş olup 1950’li yıllarda ortadan kalkmıştır. İlk olarak saray ve çevresinde ortaya çıktığına inanılan uygulama, sonrasında üst sınıflardan alt sınıflara doğru yayılmıştır. Yalnızca kadınlar üzerinde gerçekleştirilen uygulama, asaletin

3 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 ve güzelliğin sembolü olarak değerlendirildiğinden iyi evlilik yapmanın bir yolu olarak kabul edilmiştir. Uygulamanın, Çin’in ataerkil yapısı ile ilgili olduğu vurgulanmaktadır. Uygulama aynı zamanda Çin kadınlarının itaatkarlığının da bir göstergesi olmuştur. Büyük bir acıya ve sakatlığa yol açan bu uygulama, kadınları hem günlük hayatlarında ve hem de çalışma hayatlarında başkalarına bağımlı hale getirmiştir. Uygulama, kadınların yalnızca bir cinsel obje olarak görüldüğünün de bir göstergesidir. Görünüşte, iyi bir evlilik yapmak amacıyla, istekli olarak yapıldığına ve ahlaki olduğuna inanılan bu uygulama, kadına zararlı olan diğer pek çok geleneksel uygulama gibi aslında bir toplumsal dayatmadır. Bir çocuğun ayağının bağlı olmaması kendisinin ve ailesinin toplum tarafından dışlanması, evlenememesi, toplumda değer görmemesi gibi sonuçlara yol açmaktadır. Uygulama bir bakıma, uygarlığın inşasını kendisine mal eden erkeğin, kadının yeniden inşasını da kendine mal ettiğinin bir göstergesidir. Erkeğin tasarladığı bir kadın bedeninin acıyla inşa edilmesi ve kadının kırılmış ayaklarıyla erkek egemenliğine hapsedilmesinin en tipik örneklerinden bir tanesidir. 2. GELENEK, HUKUK VE KADININ İNSAN HAKLARI Geleneksel kültürel uygulamalar, bir topluluğun üyeleri tarafından genellikle nesilleri kapsayan dönemler boyunca sahip olunan değerleri ve inançları yansıtır. Dünyadaki her sosyal grubun, bazıları tüm üyeler için faydalı olan, diğerleri ise kadınlar gibi belirli gruplar için zararlı olan geleneksel kültürel uygulamaları ve inançları vardır. Zararlı olmalarına ve ulusal ve uluslararası insan hakları yasalarını ihlal etmelerine rağmen, bu tür uygulamalar sorgulanmadığı veya eleştirilmediği için varlıklarını sürdürmekte ve bunları uygulayanların zihninde ahlaki olduklarına ilişkin bir inanç yer almaktadır.2 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 20 Aralık 1993 tarih ve 48/104 sayılı kararıyla kabul edilen Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırıl2 Mikateko Joyce Maluleke, “Culture, Tradition, Custom, Law and Gender Equality”, Potchefstroom Electronic Law Journal, 2012, C: 15, S: 1, file:///C:/Users/ anaya/Downloads/75698-Article%20Text-172364-1-10-20120417%20(2).pdf/E.T. 30.05.2021, s. 2.

4 .adÕnÕn ønVan +akOaUÕndan BLU 6aSPa gUnH÷L dLn’dH $\ak Ba÷OaPa *HOHnH÷L masına İlişkin Bildirge’nin 2. maddesinde kadına zarar veren geleneksel uygulamalar, kadına yönelik şiddet eylemleri olarak açıkça sayılmıştır.3 Dünya üzerinde, kadına zarar veren pek çok geleneksel uygulama var olmuştur. Bunlardan bazıları son bulmuş, bazıları ise halen varlığını devam ettirmektedir. Sati uygulaması, ayak bağlama uygulaması, cadı avı, Antik Yunan döneminde ölen savaşçılar için kız çocuklarının kurban edilmesi, korse uygulaması gibi bazıları tarihsel örnekler olarak değerlendirilebilirken; kadının cinsel sakatlanması, çeyiz cinayetleri (dowry deaths), başlık parası, berdel gibi bazı uygulamalar günümüzde varlığını sürdüren uygulamalar olarak sayılabilmektedir. Uygarlık tarihinin inşasını erkek kendine mal ettiği için, kadına ilişkin kültürü biçimlendiren ideolojiyi de kendi kafasından geçen düşüncelerle tasarlamıştır. Dolayısıyla kadınlara biçilen kadınlık kavramı da erkeğin yarattığı ve onun gereksinimlerine karşılık verebilecek biçimdeki kadını oluşturmaya yöneliktir.4 Yukarıda sayılan geleneklere göz atıldığında, bunların erkekler için gerçekleştirilen ve kadınların zarar gördüğü, kadının insan haklarına aykırı uygulamalar olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin, sati uygulamasında,5 dul kadınların, ölen kocaları için yakılması; korse uygulamasında6 ve ayak bağı uygulamasında, erkekler tarafından beğenilmek ve böylece daha iyi evlilikler yapabilmek umudu; kadının cinsel sakatlanması uygulamasında7 na3 United Nations Human Rights Office of the High Commissioner, “Declaration on the Elimination of Violence against Women”, 1993, https://www.ohchr.org/EN/ ProfessionalInterest/Pages/ViolenceAgainstWomen. aspx/E.T. 29.05.2021. 4 Derya Şaşman Kaylı, Kadın Bedeni ve Özgürleşme, 3. Baskı, İlya Yayınevi, İzmir, 2011, s. 48. 5 Sati (Su-thi veya Suttee), dul bir kadının kendini, kocasının cenaze ateşinde yakarak kurban ettiği geleneksel bir Hint uygulamasıdır. (Virendra Kumar ve Sarita Kanth, “Bride Burning”, Medicine, Crime and Punishment, December 2004, C: 364, s. 19). Sati hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: Ayşen Seymen Çakar, “Kadının İnsan Haklarından Bir Sapma Örneği: Hindistan’da Sati Geleneği”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2015, S: 120, s. 73-86. 6 On altıncı yüzyılda Avrupalı kadınlar, daha güzel görünmek için balina kemiği ve sertleştirilmiş kanvasdan yapılan korselere bağlandılar. Göğüsleri ve karnı düzleştirmek için önden bir metal veya tahta parçası konuldu. Bu giysi belin bükülmesini ve nefes almayı zorlaştırıyordu. (Elayne A. Saltzberg ve Joan C. Chrisler, “Beauty is the Beast: Psychological Effects of the Pursuit of the Perfect Female Body”, Ed. Christine M. Koggel, Moral Issues in Global Perspective II: Human Diversity and Equality, Second Edition, Broadview Press, Kanada, 2006, s. 143). 7 Kadının cinsel sakatlanması (female circumcision, female genital mutilation, female genital cutting), eksternal genital organların kısmen veya tamamının alınması işlemidir. Kadın sünneti Dünya Sağlık Örgütü tarafından “medikal sebepler

5 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 musu koruma algısı; çeyiz cinayetlerinde,8 erkeğe vaat edilen çeyizin getirilememesi; Antik Yunan döneminde, Truva’da, ölen savaşçılar için kız çocuklarının kurban edilmesi uygulamasında,9 kurban etme töreninde kız çocuklarının gelin gibi giydirilmesi ve ölen savaşçının ölümden sonraki hayatında bu kız çocuğu ile evleneceğine ilişkin beklenti yer almaktadır. 3. AYAK BAĞLAMA UYGULAMASI Ayak bağlama uygulaması, ortaya çıkışından sonlandırılmasına kadar yaklaşık bin yıl kadar sürmüş olan geleneksel bir uygulamadır. Uygulamanın ortaya çıkması, bir gelenek olarak yerleşmesi, nasıl uygulandığı ve ne tür zararlara yol açtığı bu bölüm içerisinde incelenecektir. 3.1. Uygulamanın Ortaya Çıkışı Ayak bağlama, ayak iskeletinin bozulmasına neden olan kültürel bir uygulamadır. Ayak bağlama, belirli estetik kriterleri karşılamak için ayağın büyümesini sınırlandırmak ve çekici kabul edilen minik altın lotus görünümüne ulaşmasını sağlamak için ayakların yeniden şekillendirilmesini amaçlayan ve sadece kadınlar üzerinde gerçekleştirilen bir uygulamadır.10 dışında, eksternal kadın genital organlarının kısmen veya tamamen çıkarılması veya kadın genital organlarına başka şekillerde zarar verilmesini içeren tüm işlemler” olarak tanımlanmaktadır. (A.Filiz Avşar, Serdal Kanuncu ve H. Levent Keskin, “Kadın Sünneti”, Türkiye Klinikleri Jinekoloji Obstetrik, 2008, C: 18, S: 5, s. 321-322). WorldHealthOrganization, “FemaleGenitalMutilation”, 3February2020, https:// www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/female-genital-mutilation/E.T. 28.04.2021. Ayrıntılı bilgi için bakınız: Ayşen Seymen Çakar, “Kadının İnsan Haklarından Bir Sapma Örneği: Kadının Cinsel Sakatlanması”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2021, S: 157, s. 361-380. 8 Ayrıntılı bilgi için bakınız: Ayşen Seymen Çakar, “Kadının İnsan Haklarından Bir Sapma Örneği: Hindistan’da Çeyiz Cinayetleri”, Ed. Murat Ercan, Ali Ayata ve Sultan Ece Altınok Çalışkan, Uluslararası Osmaneli Sosyal Bilimler Kongresi 1213-14 Ekim 2016 Osmaneli’den 21. Yüzyılı Okumak Bildiriler Kitabı, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Yayını, Bilecik, 2016, s. 1698-1703. 9 Seneca, Troades, Latinceden Çev. Haydar Dönmez, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları/2146, Ankara, 1998, s. 66. 10 Natalie Reznikov, Carina Phillips, Martyn Cooke, Amin Garbout, Farah Ahmed ve Molly M. Stevens, “Functional Adaptation of the Calcaneus in Historical Foot Binding”, Journal of Bone and Mineral Research, September 2017, C: 32, S: 9, s. 1916.

6 .adÕnÕn ønVan +akOaUÕndan BLU 6aSPa gUnH÷L dLn’dH $\ak Ba÷OaPa *HOHnH÷L Ayak bağlama terimi, Han Çinlilerinin, kadınların ayaklarının normal büyümesini engellemek ve onları şekil ve küçüklük açısından doğal olmayan hale getirmek için yapay araçlar kullanma geleneğini ifade etmektedir. Ming (1368-1644) ve Ch’ing (1644-1911) hanedanları altındaki tüm sınıflar tarafından yaygın olarak uygulanan gelenek, en azından M.S. 1130’a kadar uzanmaktadır. Geleneksel kaynaklar bu noktada farklılık gösterse de bazıları ayak bağlamanın Shang hanedanı dönemine (M.Ö. 1766-1122) kadar uzandığını iddia etmektedir.11 Bağlanmış ayakların oluşturduğu yeni biçime lotus çiçeğine atıfla lotus ayak denildiği bilinmektedir. Lotus çiçeği, büyük bir çiçektir. Ayak bağlamanın amacı küçük ayaklara sahip olma isteğiyken bağlı ayaklara lotus ayak denilmesi bir çelişki gibi görünmektedir. Bağlı ayaklara neden lotus ayak adı verildiği konusunda iki farklı görüş ileri sürülmüştür. İlki, M.S. 479-502 yılları civarında bir Lord’un, altın kâğıdı nilüfer şeklinde kestiğine, onu yere yaydığına ve cariyelerinden biri olan Pan’dan altın lotus üzerinde çıplak ayakla yürümesini istediğine ve her adımı bir lotus olarak değerlendirdiğine ilişkindir.12 Diğer görüş ise bu geleneğin M.S. 937-978 civarında başladığını ve geleneği tanıtanların Li Yu ve Yaoniang olduğunu ileri sürer. Beş Hanedanlık ve On Krallık Dönemi boyunca, Güney Çin’de, Çin sanat tarihinde büyük ve çapkınlığıyla bilinen, aynı zamanda bir şair ve sanatçı olan Li Yu adlı kralın bulunduğu bir krallık vardır. Tarihsel kayıtlarda, Li Yu’nun, en gözde cariyelerinden biri olan Yaoniang için altı ayak büyüklüğünde bir lotus çiçeği yaptırdığı ve cariyesinden ayaklarını ipek bantlarla sarmasını istediği, böylece onun ayaklarını hilal şeklinde bir aya benzettiği ve daha sonra en sevdiği dansı o lotus çiçeğinin üzerinde yapmasını istediği belirtilmektedir. Yaoniang’ın bağlı ayakları öylesine genel bir hayranlık uyandırmıştır ki sadece saraydaki diğer kadınlar değil, aynı zamanda Çin’deki diğer tüm kadınlar onu taklit etmeye başlamıştır. O zamandan beri lotus, kadın ayaklarının bir sembolü haline gelmiştir.13 11 Alison R. Drucker, “The Influence of Western Women on the Anti-Footbinding Movement 1840-1911”, Historical Reflections, Fall 1981, C: 8, S: 3, Women in Chine: Current Directions in Historical Scholarship, s. 179. 12 Zhang Yuan, Footbinding, Sexuality and Transnational Feminism, Master, Utrecht University, Faculty of Humanities, June 2009, https://dspace.library.uu.nl/ handle/ 1874/36125/E.T. 28.05.2021, s. 2. 13 Yuan, a.g.e., s. 3.

7 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 Ayak bağı uygulaması ilk ortaya çıktığı dönemlerde ayakları küçültmek yerine daha ince göstermek için tasarlanmış bir uygulama iken sonraları küçük ayakları sembolize eder olmuştur. Yine de bağlı ayakların neden başka bir çiçek ile değil de lotus çiçeği ile anıldığı noktasında ise aşağıdaki görüş daha açıklayıcıdır. Bu görüşe göre lotus çiçeği ile ayak bağlama geleneği arasında daha derin kültürel bağlar olduğu iddia edilmektedir. Bu görüşte, lotus çiçeği ile Budizm arasında bir bağın olduğu belirtilmektedir. Budizm’in etkisinden dolayı lotus, Çinliler tarafından asalet ve iffetin sembolü olarak görülmüştür. Çünkü lotus çamurda yetişmekte ama çiçeklerinde ve yapraklarında toz birikmemektedir. Bu noktada kadınların temiz ve güzel ayaklarına benzetilmektedir. Buda heykellerine bakıldığında, Buda’nın genellikle nilüferin üzerinde çıplak ayakla durduğu görülmektedir. Bu nedenle Çinliler, kadınların iyiliğini tarif etmek için ayaklarına “Lotus” demektedir.14 Uygulamanın ortaya çıkış sebebi hakkında yukarıda belirtildiği gibi farklı görüşler mevcutsa da genellikle saray dansçılarının ayaklarının küçüklüğü ve şekli sebebiyle erkekler tarafından çekici bulundukları gerekçesiyle uygulamanın arttığı görüşü daha yaygındır. Ayak bağlama uygulaması, üst sınıflarda ortaya çıkmış ve zamanla toplumun diğer kesimlerine de yayılmıştır. Bandaj ücretlerini karşılamakta zorlanan ve işgücü eksikliğini karşılayamayan yoksul ailelerde ayak bağı uygulaması kız çocukları büyüyene kadar yapılmıyordu. Bir kız çocuğu evlendikten sonra bandajlar çıkarılır ve iş gücüne yeniden dahil olurdu.15 Ayak bağlamanın bu kadar popüler olmasının bir nedeni, annelerin itaat ve fedakarlığın değerini kız çocuklarına aktarmaları için etkili bir mekanizma yaratmasıdır. Ayak bağlama inanılmaz derecede acı verici olup çok sayıda tekrarlama gerektirmektedir. Kız çocukları, acıya rağmen ve şikâyet etmeden günlük yaşama katılmayı öğrenmek zorunda kalmışlardır. Bu uzun süren acının, bir kız çocuğunu gelecekte toplumdaki ve kocasının ailesindeki rollerine hazırlamaya yardımcı olduğuna inanılmıştır.16 14 Yuan, a.g.e., s. 3. 15 Tiffany Marie Smith, “Footbinding Chinese History”, https://www.britannica. com/science/footbinding/E.T. 22.05.2021. 16 Lesley Wexler, “Allowing Girls to Hold up Half the Sky: Combining Norm Pro-

8 .adÕnÕn ønVan +akOaUÕndan BLU 6aSPa gUnH÷L dLn’dH $\ak Ba÷OaPa *HOHnH÷L 3.2. Bir Gelenek Olarak Ayak Bağı Uygulaması Ayak bağlama uygulaması, kültürel bir uygulama olarak kabul edilmektedir. Ayak bağlama, genç kızlar için bir geçit töreni olarak görülmekte ve bunun ergenlik, âdet kanaması ve doğum için hazırlık olduğuna inanılmaktaydı. Ayrıca uygulama, bir kız çocuğunun itaatkâr olduğunun da göstergesi olarak kabul edilmekteydi. Ayak bağlama aynı zamanda bir prestij sembolüydü ve popüler inanış, doğurganlığı artırdığı, çünkü kanın bacaklara, kalçalara ve vajinal bölgelere akacağı yönündeydi.17 Ayak bağlamanın, kişinin daha iyi evlilikler yapabilmesini yani doğduğu aileden daha iyi imkanlara sahip ailelere üye olabilmesini sağladığına inanılırdı.18 Bir kız çocuğunun ayaklarını bağlamaya başladığı gün büyük bir gün olarak kabul edilirdi. Çin’de farklı zamanlarda ve farklı bölgelerde, bir kız çocuğunun ilk ayak bağı uygulamasını kutlamak için farklı adetler, hatta özel bir ayin vardı. Bazen kız çocuğundan, domuzun ayak parmağını ısırması istenirdi. Daha sonra annesi bir tabağa domuz ayağı koyar, tabağı kafasına koyarak evlerinde dolaşır ve bağlı ayaklar tanrıçasına, kızına bir çift altın nilüfer vermesi için dua ederdi. Diğer törenlerde ise anneler bir tavuğu öldürür ve sıcak kanını kız çocuklarının ayaklarına dökerlerdi. Bu ayin, kız çocuğunun, çocukluktan çıkıp ergenliğe adım atmasını simgelerdi.19 Kişinin ayaklarını bağlamaması, statüsünün azalmasına ve sosyal olarak reddedilmesine yol açmaktadır. Ayak bağlama, bir kadının çekici olarak kabul edilmesinde bir etken olarak büyük bir rol oynamıştır. Anneler, kız çocuklarına, saygın bir eş bulmak için ayak bağlamanın gerekli olduğunu defalarca tekrar etmişlerdir. Çinli kız çocukları, büyükleri tarafından aktarılan hikayeler aracılığıyla, bir kadının fiziksel güzelliğinin, tanrı tarafından verilmiş diğer fiziksel özelliklerden çok ayaklarının bağlı olmasına bağlı olduğunu öğrenmişlerdir. Müstakbel anne adayının görevi, gelinini seçme göreviydi ve birincil kriteri, bağmotion and Economic Incentives to Combat Daughter Discrimination in China”, Chicago Journal of International Law, Summer 2006, C: 7, S: 1, s. 85. 17 Smith, a.g.m. 18 Melissa J. Brown, Laurel Bossen, Hill Gates ve Damian Satterthwaite-Phillips, “Marriage Mobility and Footbinding in Pre-1949 Rural China: A Reconsideration of Gender, Economics, and Meaning in Social Causation”, The Journal of Asian Studies, November 2012, C: 71, S: 4, s. 1039. 19 Yuan, a.g.e., s. 10.

9 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 lı ayaklarla örneklenen disiplindi. Sonuç olarak, çocuğun ayaklarını özenle bağlamak ailenin itibarını korumaktaydı.20 Ayak bağlama geleneğinin, Neo-Konfüçyüsçü aile geleneğinden kaynaklandığı ileri sürülmektedir.21 Konfüçyüsçü anlayışa göre toplumun hiyerarşik bir yapılanması vardır ve bu sosyal yapı içerisinde herkes belli bir yer tutmaktadır. Doğadaki ve evrendeki her şeyin sabit bir yeri vardır. Aile içindeki baba, eş, büyük oğul, küçük oğul ve aile içindeki diğerlerinin sosyal rolleri gibi. Söz konusu sabit roller yerini bulduğunda huzur, aksi takdirde ise bir karmaşa söz konusu olur. Bu sebeple herkes kendine ait sosyal rolleri gerçekleştirmelidir. Her ferdin görev ve sorumlulukları, örf ve âdet kuralları ile belirlenmektedir. Örf ve âdet kuralları, her ferdin, kendi statüsüne ve rolüne uygun olan beklentilerini ve görevlerini düzenlemektedir. Herkes toplumdaki yerini gözettiğinde ve gerekli sorumluluk ve görevlerini yerine getirdiğinde sosyal düzen ve uyum korunur.22 Konfüçyüsçü aile yapısı, geleneksel olarak değer sistemiyle tanımlanmıştır. Yaş derecelendirmesi, kuşak sıralaması, ebeveynler ve kardeşler arasındaki saygı bağları, karmaşık ama oldukça etkili bir geniş aile sistemi tarafından üyelerine getirilen güvenlik, yoğun bir şekilde yapılandırılmış değerlerin ortak özü, geniş çapta yayılmış ve herkes tarafından bilinen bir etik kod ve bir ahlak, herkesin belirli bir görevi olduğu bir rol tanımı, çalışkanlık, disiplin ve öğrenmeye verilen yüksek önem, bu değerler arasında yer almaktadır.23 Konfüçyüsçülükte aile, tüm sosyal ilişkilerin temeli ve prototipi olarak kabul edilir. Toplum, ailenin bir uzantısı olarak görülür.24 Bu tür bir ailede, büyükbaba, altmış yaşına kadar evin reisidir ve aileyi temsil eder. Büyükanne, ev içini yönetmekten, gelinlerini oğluna saygı gösterecek şekilde sosyal20 Erika Sussman, “Contending with Culture: An Analysis of the Female Genital Mutilation Act of 1996”, Cornell International Law Journal, 1998, C: 31, S: 1, s. 216. 21 Saman Rejali, “From Tradition to Modernity: Footbinding and Its End (1839-1911) –the History of the Anti-Footbinding Movement and the Histories of Bound-feet Women in China”, Prandium-The Journal of Historical Studies, Fall 2014, C: 3, S: 1, s. 3. 22 Uichol Kim ve Shin Park Young, “Confucianism and Family Values Their Impact on Educational Achievement in Korea”, Zeitschrift für Erziehungswissenschaft, 2000, Yıl: 3, S: 2, s. 232. 23 Walter H. Slote, “Psychocultural Dynamics within the Confucian Family”, Ed. Walter H. Slote ve George A. De Vos, Confucianism and the Family, State University of New York Press, Albany, 1998, s. 38. 24 Kim ve Park Young, a.g.m., s. 233.

10 .adÕnÕn ønVan +akOaUÕndan BLU 6aSPa gUnH÷L dLn’dH $\ak Ba÷OaPa *HOHnH÷L leştirmekten ve torunlarının düzgün bir şekilde yetiştirilmesinden sorumludur. Altmış yaşında, büyükbaba malını ve iktidarını en büyük oğluna devreder ve oğul aile işlerini yönetmekten sorumlu olur. Benzer şekilde, büyükanne, rolünü ve sorumluluğunu en büyük gelinine devreder. Büyükbaba, oğlunu aile çizgisini devam ettirecek ve ailenin statüsünü yükseltecek şekilde eğitmekten sorumludur. Büyükanne, gelininin oğlunu desteklemesini ve saygı duymasını sağlamaktan ve torunlarının düzgün bir şekilde yetiştirilmesinden sorumludur.25 3.3. Uygulamanın Esasları ve Zararları Uygulama, kız çocuklarının henüz ayak kemikleri olgunlaşmadan, iki-üç bazı bölgelerde beş-altı (bazı yazarlara göre beş-yedi) yaşlarında dört parmağın, ayak başparmağının altına doğru kapatılıp zaman içerisinde kemiklerin kırılarak işlevini yitirmesi ile ayağın lotus çiçeği formunu alma süreci olarak bilinmektedir. Çeşitli bitkiler ve hayvan kanı ile yapılan karışım içinde ayakların yumuşaması sağlanmıştır. Ayak parmakları ayak tabanına doğru kıvrıldıktan sonra sadece başparmak açıkta kalmakta taban ve topuk fonksiyonlarını kaybetmektedir.26 Bu uygulamada, yaklaşık iki inç genişliğinde ve on fit uzunluğunda bandajlar, ayak tabanının iç kısmından başlayarak ayağın etrafına kuvvetli bir şekilde sarılmaktadır. Daha sonra, bandajlar tabana doğru zorlanacak şekilde küçük ayak parmakları üzerinden geçirilerek topuğun etrafına sarılmaktadır. Bandajı uygulayan kişi, çoğu zaman çocuğun annesi, bandajın tamamı ile uygulamayı tekrarlamaktadır.27 Ayak parmakları tabanın altına ve içine doğru bükülmeye zorlandığı ve taban ve topuk mümkün olduğunca birbirine yaklaştırıldığı için çocuğun ayağı aralıksız bir baskıya maruz kalmaktadır.28 Ayak bağlama uygulamasının belli başlı esasları bulunmaktadır. Bu uygulamaya göre, ayak uzunluğu üç-dört inçi geçmemelidir. En mükemmel ayak ölçüsü üç inç olarak kabul edilmekte ve buna altın 25 Kim ve Park Young, a.g.m., s. 236. 26 Havva Meryem İmre, “Güzellik ve Sosyal Konum Göstergesi Olarak Lotus Ayak ve Ayakkabı”, International Journal of Interdisciplinary and Intercultural Art”, KasımAralık 2020, C: 5, S: 11, s. 88. 27 Sussman, a.g.m., s. 215. 28 Sussman, a.g.m., s. 216.

11 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 lotus denilmektedir. Dört inç olanlar gümüş lotus, dört inçten daha büyük olanlar ise demir lotus adını almaktadır.29 Biçimlendirici bir uygulama olan ayak bağlama uygulaması, yapıldığından itibaren ilk altı ila on yıl aşırı derecede ağrıya sebep olmaktadır.30 Ayak bağlama uygulaması kadınları hem sakat bırakmakta ve onları başkalarının güdümü altına sokmakta, hem de onları cinsel objeler haline getirmekteydi.31 Bu uygulama, kadınları düşmeye daha yatkın kıldığından, kadınları oturdukları yerden kalkamaz hale getirmiştir. Ayakları deforme olmuş pek çok kadın da çömelme yetisini kaybetmiştir ki bu özellikle Çin’deki tuvalet ve diğer günlük aktiviteler için önemli olan bir yetenektir. Bu uygulama, düşme risklerine yol açtığı için kalça kemiği kırılma ihtimallerini de artırmaktadır. Söz konusu zorluklara rağmen, ayakları bağlı kadınların yemek hazırlamada, yürümede veya merdiven çıkmada diğer kadınlardan daha fazla zorluk çekmediklerine ilişkin raporlar mevcuttur. Bu raporlar, Çinli kadınların, sakatlıklarına uyum sağladıkları veya şikâyette bulunma konusunda isteksiz oldukları yönünde anlaşılabilmektedir.32 Ayak bağlama uygulaması, çalışma konusunda da kadınları etkilemiştir. Şöyle ki, ayak bağlama kadınların ayaklarını deforme ettiğinden, kadınların fiziksel hareket kabiliyetini sınırlayan bir uygulamadır. Bu nedenle, uygulama, kadınların sulak tarım arazilerinde çalışma gibi yoğun hareket gerektiren çalışmalara girişmesine engel olurken, ev yapımı el işi üretimi gibi daha az hareket gerektiren faaliyetleri yapmalarına ve bu da hane halkı içinde gelir getirici önemli bir rol oynayan alt sınıf kadınların emekleri arasında, bir değer farklılaşmasına yol açmıştır.33 29 Sedef Kapanoğlu, “Çin’de Kadın İmgesi”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2006, s. 44. 30 Gerry Mackie, “Ending Footbing and Infibulation: A Convention Account”, American Sociological Review, December 1996, C: 61, S: 6, s. 1000. 31 Dorothy Ko, “The Body as Attire: The Shifting Meanings of Footbinding in Seventeenth-Century China”, Journal of Women’s History, Winter 1997, C: 8, S: 4, s. 8. 32 Steven R.Cummings, Xu Ling ve Katie Stone, “Consequences of Foot Binding among Older Women in Beijing, China”, American Journal of Public Health, October 1997, C: 87, S: 10, s. 1678-1679. 33 Fan ve Wu, a.g.e., s. 3.

12 .adÕnÕn ønVan +akOaUÕndan BLU 6aSPa gUnH÷L dLn’dH $\ak Ba÷OaPa *HOHnH÷L 4. UYGULAMANIN HUKUKİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ 4.1. Uygulama Kapsamında İhlal Edilen İnsan Hakları Türleri Ayak bağlama uygulaması kadınların pek çok insan hakkını ihlal eden bir gelenektir. İnsan haklarının temeli, insan onuru ilkesine dayanmaktadır. İnsanların doğuştan değerli ve saygıya layık varlıklar olarak kabul edilmesini içeren bu ilke tüm insan haklarının olmazsa olmaz koşulu ve ana kaynağıdır. Bütün insanların hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğduğunu34 ifade eden İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de bunu vurgulamaktadır. Dolayısıyla, insan hakları anlayışının özüne aykırılık teşkil eden bu uygulama, mantıksal olarak tüm insan haklarına da aykırıdır. Yine de aşağıda, ayak bağlama uygulaması sebebiyle doğrudan ihlal edilen kadının insan hakları türlerine yer verilecektir. Yalnızca kadınlar üzerinde gerçekleştirilmesi bakımından ayak bağlama uygulaması eşitlik ilkesinin bir ihlalidir ve kadınlara yönelik ayrımcılık oluşturur. Kadınlara yönelik ayrım, kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni veya diğer sahalardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama anlamına gelir.35 Kadınlara yönelik ayrım bazen toplumda mevcut düşünce kalıplarına ve önyargılara dayanmaktadır. Bu tür uygulamalar, yapısal ayrımcılık oluşturmaktadır. Çünkü yapısal ayrımcılık, toplumların işleyiş biçimlerine dokunan ve eşit fırsatlara ve gerçek eşitliğe ulaşmada engeller yaratan normlar, rutinler, tutum ve davranış kalıpları aracılığıyla işlemektedir.36 Her iki cinsten birinin aşağılığı veya üstünlüğü 34 Birleşmiş Milletler, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”, 1948, https://www. ohchr.org/sites/default/files/ UDHR/Documents/UDHR_Translations/trk. pdf/E.T. 09.06.2022. 35 Birleşmiş Milletler, “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi”, 1979, https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/03/KadinlaraKarsiAyrimciliginOnlenmesiSozlesmesi.pdf/E.T. 09.06.2022. 36 Council of Europe, “Discrimination and Intolerance”, https://www.coe.int/en/ web/compass/discrimination-and-intolerance/E.T. 09.06.2022.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1