95 7BB 'HUJLVL 6Hda <a÷PXU 6h0(5 B. FAİLE İLİŞKİN KOŞULLAR Hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için suça ilişkin koşullara ek olarak faile ilişkin koşulların da somut olayda eksiksiz bir şekilde yer alması gerekmektedir. Bunlardan ilki sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunmasıdır.28 Taksirli bir suça ilişkin mahkûmiyet kararının verilmesi halinde hükmün açıklanması geri bırakılabilecek olup burada basit/bilinçli taksir ayrımı da yapılmamıştır. Yine daha önce verilmiş olan hapis cezası adli para cezasına çevrilmiş ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyecektir. “Sanıklar hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir talebe bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmak zorundadır. Objektif şartları oluştuğu halde hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili hiçbir değerlendirme yapılmaması hâkimin takdir hakkına taalluk eden bir husus olmaması sebebiyle kanun yararına bozma konusu yapılabileceği yönünde bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu sebeple Özel Dairece bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin takdire taalluk ettiğinden bahisle reddine karar verilmesi isabetli değildir.”, Yrg. CGK, E. 2014/4-135, K. 2016/4, T. 19.1.2016, www.kazanci.com, (E.T:09.12.2021). 28 “Hükmün açıklanmasına neden olan kasıtlı suçun, TCK’nin 106/1. maddesinde düzenlenen tehdit suçu olduğu, hükümden sonra 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve bu maddeye eklenen fıkraya göre, uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenerek “tehdit” suçunun uzlaşma kapsamına alınması, bu nedenle 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ve 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 24 ve 25. fıkralarındaki uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenleme dikkate alınıp, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında; tehdit suçu yönünden uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, uzlaştırma işleminin olumlu sonuçlanmış olması durumunda, sanığın denetim süresinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkum olup olmadığı da tespit edildikten sonra hükmün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması…”, Yrg. 11. CD., E. 2021/34678, K. 2021/6693, T. 16.9.2021, www.kazanci.com, (E.T:09.12.2021).
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1