Türkiye Barolar Birliği Dergisi 161.Sayı

104 +kPn $oÕkOanPaVÕnÕn *HUL BÕUakÕOPaVÕ .aUaUÕnÕn 0HPXUL\HWH (WkLVL venlik tedbirlerine hükmedilmemelidir. Hükmedildiği takdirde de infazı gerçekleştirilmemelidir. Çünkü henüz kesinleşmemiş, açıklanmayan ve herhangi bir hukuki sonuç doğurmayan bir hükme dayalı müsadere ya da hak yoksunluğu kararlarının infaz edilmesi hukuka aykırı niteliktedir. Aksi bakış açısında ilerleyen süreçte sanığın istinaf kanun yoluna başvurarak bu kanun yolu neticesinde beraat kararı verilmesi halinde doğacak zararın nasıl tazmin edileceğine dair kanunda bir açıklık bulunmadığı için mağduriyete yol açacaktır.53 Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde mahkûm olunan hapis cezası ertelenemeyecek ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemeyecektir. (CMK m. 231/7). Çünkü hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı cezanın kişileştirilmesine ilişkin erteleme ya da seçenek yaptırımlara çevirmeden önce ele alınması gereken bir husustur.54 53 Centel/Zafer, s. 823-824. 54 “Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2008 gün ve 2006/6-346-25, Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 gün ve 2008/11-250-13 ile Ceza Genel Kurulu’nun 29.09.2009 gün ve 2009/4-130-213 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da açıkça belirtildiği gibi, şartlı bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, objektif şartların (mahkumiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmama, zararın giderilmesi) varlığı halinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması halinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir. Öte yandan kanun koyucu, kişi hakkında kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile belirli şartların gerçekleşmesi halinde kişilerin işledikleri birtakım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat tanımak istemiştir. Kanun koyucu, 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesine 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenlediği 5-14. fıkraları eklediği aşamada 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesindeki yasal düzenlemeyi ve zorunlulukları bilmektedir. Buna rağmen CMK’nın 231. maddesinin 7. fıkrasındaki düzenlemeyi yapmakla, açıklanması geri bırakılan hükümlerde 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesindeki yaptırıma çevirme zorunluluğunun uygulanmamasını istediği yönündeki iradesini açıkça ortaya koymuştur. Aksi görüşün kabulü, daha önce hapis cezasına mahkûm olmamış çocuklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmaması suretiyle adli yönden lekelenmeme haklarının ellerinden alınması sonucunu doğurur ki, bu sonuç hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının düzenleniş amacına açıkça aykırıdır. Bununla birlikte, şartların gerçekleşmemesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi veya açıklanması geri bırakılan hükmün 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası uyarınca açıklanması sırasında 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu mahkemece göz önüne alınacaktır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlen-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1