Türkiye Barolar Birliği Dergisi 161.Sayı

134 +kPn $oÕkOanPaVÕnÕn *HUL BÕUakÕOPaVÕ .aUaUÕnÕn 0HPXUL\HWH (WkLVL edilen eylemin mahkeme kararıyla sabit olduğu gerekçesi ile memuriyetten çıkarılmasına karar verilmiştir. Bu karar “davacıya isnat edilen fiilin, ceza mahkemesi kararıyla sübuta erdiği, bu fiilin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareket niteliğinde bulunduğu sonucuna varıldığı” gerekçesi ile kesinleşmiştir. Anayasa Mahkemesi’ne göre; Mahkemece, uyuşmazlık konusu disiplin cezasına esas olan olaylara ilişkin yeni bir değerlendirme yapılmadan başvurucuya isnat edilen fiilin ceza mahkemesi kararıyla sübuta erdiği ifade edilerek disiplin cezasının hukuka uygun bulunması, salt HAGB kararına dayanılması, ceza yargılamasından bağımsız bir şekilde idarenin kendi kanaatini ortaya koyacak herhangi bir delili irdelememesi, olay ve olgular hakkında yeni bir değerlendirme yapmaması masumiyet karinesini ihlal etmiştir. İfade etmek gerekir ki bu karar oy çokluğu ile alınmıştır.97 97 Anayasa Mahkemesi üyesi Muammer Topal’ın karşı oy görüşü: Mahkeme kararında geçen “...davacıya isnat edilen fiilin, ceza mahkemesi kararıyla sübuta erdiği, bu fiilin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareket niteliğinde bulunduğu... “ ifadesi, gerekçenin tek başına ceza mahkemesi kararına dayanmamış olması, Mahkemenin soruşturma raporundaki tespitler, tanık ifadeleri, diğer bilgi ve belgelere göre başvurucunun üzerine atılı bulunan disiplin suçunu işlediği sonucuna vardığı göz önünde bulundurulduğunda bir bütün olarak gerekçenin masumiyet karinesini ihlal etmediği sonucuna varılmıştır.” Yine aynı üyenin karşı oy görüşü sunduğu “Ekrem Aysu” başvurusunda Muammer Topal’ın karşı oy görüşünde: “Öncelikle Mahkemenin verdiği HAGB kararına herhangi bir beraat kararının sonucu bağlanmak istenmektedir ki bu son derece yanlıştır. HAGB kararıyla beraat kararının gerekçesi ve sonucu aynı olamaz. Ceza mahkemesi kararında açıkça “… sahte olarak bastırmış olduğu pazar etiketlerinin bir kısmı karşılığında almış olduğu paralarla, gerçek pazar etiketleri sonucunda almış olduğu bir kısım paraları ilgili yerlere yatırmayıp mal edinme suretiyle teselsülen basit zimmet suçunu, özel belge niteliğinde bulunan çok sayıda pazar etiketi bastırmak suretiyle teselsülen özel belgede sahtecilik suçunu ve düğün kirası olarak yatırılmak üzere kendisine verilen birden fazla kira bedellerini mal edinmek suretiyle güveni kötüye kullanmak suçunu işlediği sabit olmuştur” denilmek suretiyle başvurucunun suçlu bulunduğu; ancak Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca HAGB kararı verildiği anlaşılmakla başvurucunun suçluluğunun hükmen sabit olduğu, dolayısıyla masumiyet karinesinden yararlanamayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Bu karara başvurucunun itiraz etmemesi de kendisini masum olarak kabul etmediğinin göstergesidir. Anılan maddenin beşinci fıkrasının son cümlesinde, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasının, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade edeceği belirtilerek suçlu bulunan, hakkında cezaya hükmedilen şahsın ceza hükmünden etkilenmeyeceği açıklanmıştır” demesi eleştiriye açık bir husustur. Ekrem Aysu Başvurusu (Başvuru Numarası: 2018/13227), Karar Tarihi: 15.12.2020, https:// kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/, (E.T: 09.12.2021).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1