Türkiye Barolar Birliği Dergisi 161.Sayı

157 7BB 'HUJLVL .RUa\ '2ö$1 yoktur. Özel hükümlerde ise madde 103’ün tercihi 15 yaşını doldurmayanların veya doldurmuş olsa dahi fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olanların cinsel davranışlara rıza göstermeye ehil olmadıkları yönündedir. Rızanın açıklanması kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanılması niteliğindedir ve ayırt etme gücüne sahip çocuk ve kısıtlılar tarafından kanuni temsilcisinin iznine ihtiyaç olmaksızın tek başına kullanılabilir.32 TMK m.16’nın genel düzenlemesine dayanan bu yorum yanında mevzuatta özel düzenlemeler de mevcuttur. Örneğin tıbbi müdahalelere rıza bakımından Hasta Hakları Yönetmeliği m.24 gereğince “Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Hasta küçük veya mahcur ise velisinden veya vasisinden izin alınır. Hastanın, velisinin veya vasisinin olmadığı veya hazır bulunamadığı veya hastanın ifade gücünün olmadığı hallerde, bu şart aranmaz. Kanuni temsilcinin rızasının yeterli olduğu hallerde dahi, anlatılanları anlayabilecekleri ölçüde, küçük veya kısıtlı olan hastanın dinlenmesi suretiyle mümkün olduğu kadar bilgilendirme sürecine ve tedavisi ile ilgili alınacak kararlara katılımı sağlanır”. Ayrıca tıbbi müdahalenin niteliği ve amacından hareketle daha farklı uygulamalar da yapılmaktadır.33 Rızaya ilişkin diğer bir özel düzenleme de Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun m.5’de yer alır, buna göre “Onsekiz yaşını doldurmamış ve mümeyyiz olmayan kişilerden organ ve doku alınması yasaktır”. Buna göre çocukların organ ve doku nakline rıza göstermeleri mümkün değildir.34 Ceza hukukunda rıza, suçun unsurlarına ilişkin bir maddi hukuk kurumu iken şikâyet yukarıda da bahsedildiği üzere bir muhakeme kurumudur. Ancak yargı kararlarında sıklıkla aynı yönde değerlendirmelere konu olurlar.35 Bunun sebebi her ikisinin de şahsa sıkı sıkıya 32 Fatma Tülay Karakaş, Kişiye Sıkı Sıkıya Bağlı Haklar, Ankara 2015, s.93. Bu tespit borçlar hukuku açısından yapılmış olmakla birlikte konu kişilik hakları ile ilgili olduğundan aynı görüşün ceza hukuku açısından da savunulmasında sakınca yoktur. Aynı yönde bkz. Ersin Şare, “Cinsel Özgürlüğe Karşı Suçlarda İlgilinin Rızası”, DEÜHFD, Cilt: 21, Sayı: 2, 2019, s.982. 33 Karakaş, s.94 vd. 34 Meral Ekici Şahin, Ceza Hukukunda Rıza, İstanbul 2012, s.149. 35 “Medeni Kanun’da ayırt etme gücü bakımından asgari bir yaş sınırı gösterilmediği gibi Ceza ve Ceza Usul Kanunlarımızda da gerek katılma gerekse katılma ile bağlantılı kurumlar olan şikâyet ve rıza bakımından da asgari bir yaş sınırı kabul edilmemiştir”. bkz. YCGK, 2013/287 E., 2014/273 K., 20.05.2014, www.karararama.yargitay.gov.tr.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1