Türkiye Barolar Birliği Dergisi 161.Sayı

162 ùLkk\HWH <HWkLOL .LşLOHU YH øUadHOHULnLn dHOLşPHVL 6RUXnX kullanabilmeleri için diğer şahsa sıkı sıkıya bağlı haklarda olduğu gibi ayırt etme gücüne sahip olmaları gerekir.57 Konu kişilerin fiil ehliyeti ile ilgili olduğundan konunun öncelikle TMK hükümleri çerçevesinde ele alınması gerekir.58 Nitekim TMK m.16 gereğince “ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir”. Ayırt etme gücü ile ilgili olarak da TMK m.13 düzenlemesi esas alınabilir. Buna göre “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir”. Buradan hareketle ayırt etme gücü kavramından anlaşılması gereken, kişilerin eylem ve işlemlerinin neden ve sonuçlarını, önem ve kapsamlarını anlayabilmeleri için gerekli olan bilinç, anlayış ve iradeye sahip olmalarıdır.59 Ayırt etme gücünün hangi yaştan itibaren kazanılacağı düzenlenmemiştir, düzenlenmesi de uygun olmaz zira bu değerlendirmenin ilgili işlem ve kişi özelinde yapılması gerekir.60 Ergin, akıl hastalığı veya zayıflığı61 olmayanların ayırt etme gücüne sahip oldukları karine olarak kabul edilir.62 Kişiler hukukunda ayırt etme gücüne sahip çocuklar ve kısıtlı olanlar, sınırlı ehliyetsiz olarak kabul edilirken, ayırt etme gücüne sahip olmayanlar tam ehliyetsiz grubuna dahildir. Sınırlı ehliyetsizler, ayırt etme gücüne yani makul şekilde hareket edebilme kudretine sahip mesi sebebiyle önemlidir. Çocuk Koruma Kanunu m.4’de de çocuğun karar alma süreçlerine dahil edilmesini ilke olarak düzenler. Ayrıca bkz. Işıka, s.70. 57 Güngör, s.4; Albayrak, s.287. 58 Ekrem Kurt, “Türk Hukukunda Kişiye Sıkı Sıkıya Bağlı Haklar ve Hukuki Sonuçları”, İKÜHFD, 15 (2) 2016: 1, s.171. 59 Vehbi Umut Erkan/İpek Yücer, “Ayırt Etme Gücü”, AÜHFD, 60 (3) 2011, s.488. 60 “Örneğin 8 yaşındaki bir çocuğun kırtasiyeden kalem alma konusunda ayırt etme gücüne sahip olduğu varsayılsa da, aynı çocuğun bir spor araba alma konusunda aynı ayırt etme gücüne sahip olduğu söylenemez”. Erkan/Yücer, s.489. 61 İnceleme sonucunda Adli Tıp Kurumu’nca düzenlenen rapor sonucuna örnek vermek gerekirse: “Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu raporunda; mağdurun yapılan muayenesinde orta derecede zeka geriliği tespit edildiği, kendisinde saptanmış bulunan ve hayatının ilk yıllarından başlayıp ömrü boyunca sürecek olan bu zeka geriliğinin mağduru olduğu olayın ahlaki redaetini idrak etmesine ve fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmasına mani olacak mahiyet ve derecede olduğu, mevcut olan zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılabileceği,..” YCGK, 2013/287 E., 2014/273 K., 20.05.2014, www.karararama.yargitay.gov.tr. 62 Erkan/Yücer, s.495.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1