243 7BB 'HUJLVL 'LUHn <(öø1 Hakaretamiz ve küçük düşürücü davranışlar, içki ve kumar düşkünlüğü, aşırı borçlanma, fiziksel şiddet, eşe giyim, gelenekler ve din gibi konularda baskıda bulunmak evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına örnek olarak verilebilecektir.45 b. Eşler Tarafından Müşterek Yaşamın Sürdürülemeyecek Derecede Sarsılması Müşterek hayatın devamının olanaksız hâle gelmesi şartının her iki eş bakımından da gerçekleşmesi aranmaz. Dolayısıyla yalnızca davacı bakımından müşterek yaşamın devamının çekilmez hâle gelmesi gerekli ve yeterlidir.46 c. Kusurun Aranmaması Evliliğin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası kusura dayanmaz. Dolayısıyla eşlerden her ikisi de kusursuz olsa dahi, bu sebebe dayalı dava açılabilecektir. Ancak davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Böylece tamamen kusurlu eşin kendi kusurundan yararlanamaması sağlanmaya çalışılmıştır. Bu boşanma sebebinde boşanmaya karar verilebilmesi için, davalının az da olsa kusurunun bulunmasının genel olarak arandığını söylemek mümkündür.47 45 Ömer Uğur Gençcan, 6100 sayılı HMK Hükümlerine Göre Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku, 1. baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2013, s. 412 vd. 46 Serap Helvacı, “İsviçre ve Türk Hukuklarında Boşanma Sebepleri”, Prof. Dr. Ömer Teoman’a 55. Yaş Günü Armağanı Cilt II, Ed: Abuzer Kendigelen, Beta Yayınevi, İstanbul 2002, sa. 1151-1169, s. 1165. 47 Yargıtay HGK, Esas No: 2014/32, Karar No: 2015/1655 sayılı ve 17.06.2015 tarihli kararı: “…kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK m. 166/2). Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir ku-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1