311 7BB 'HUJLVL 6H]HUFan B(.7$ù $OL g='(0ø5 Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Roosevelt’in 6 Ocak 1941’de ABD Kongresi’nde sunduğu dört özgürlük konuşmasında görülmektedir.6 Bunlar; ifade özgürlüğü, ibadet özgürlüğü, yoksulluktan kurtulma özgürlüğü ve korkudan kurtulma özgürlüğüdür.7 Roosevelt’in çizdiği ve tüm devletler tarafından bu özgürlüklerin benimsenip sağlandığı bir dünya hedefi, uluslararası hukuk alanına dahil edilmiştir. Böylece uluslararası hukuk alanında şekillenecek yeni anlayışın da temelleri atılmış, insan haklarının ulusal bir meseleden çıkarak uluslararası bir boyuta geçişi başlamıştır.8 Elbette bu geçiş sürecine şüpheyle yaklaşanlar da olmuştur. Öyle ki dayandığı ilkeler itibariyle ifade özgürlüğünün, geleneksel anlamdaki uluslararası hukukun temellerine aykırı olduğu, uluslararası hukukun sadece biçim bakımından değil kapsam bakımından dönüşüme uğrayacağı şeklinde eleştiriler ileri sürülmüştür.9 Ancak insan haklarının uluslararası hukukun ayrılmaz bir parçası haline gelmesiyle beraber, devletlerin egemenlik yetkilerindeki dönüşüm de kaçınılmaz hale gelmiştir.10 Bu anlamda her ne kadar ilk başlarda devletler, iç işlerine uluslararası hukuktan kaynaklanan bir müdahaleyi kabul etmese de zamanla uluslararası hukuka dayalı olarak ulusal düzeyde insan haklarının korunması söz konusu olduğunda; devletin egemenlik yetkisine bağlı olarak iç işlerine karıştırmayız savunof the United Nations”, OAH Magazine of History, 22, 2, 2008, s. 28. 6 A. Şeref Gözübüyük; Feyyaz Gölcüklü; Abdurrahman Saygılı; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İnceleme ve Yargılama Yöntemi, Turhan Kitabevi, Ankara, 2019, Tamamen Yenilenmiş 12. Bası, s.6; Urdang, (2008), s.28-31. 7 Adil Şahin, Batı’lı Anlamda Özgürlük Versus İktidar, Celepler Matbaacılık, Trabzon, 2015, s. 107; Urdang, (2008), s.28-31. 8 Kırdım ve Demirkol, (2021), s.381; Bu noktada, insan haklarının uluslararası bir boyut kazanması ile insan haklarının evrenselliği arasında bir ayrım olduğu hatırlatılmalıdır. Birincisi, insan haklarının uluslararası hukuk ve siyasetin bir konusu haline gelmesini ifade ederken; ikincisi, dünyadaki bütün insanların hangi devlette bulunursa bulunsun insan haklarına sahip olduğu düşüncesini temsil etmektedir. Bkz. GM Ferreira and MP Ferreira-Snyman, “The Impact of Treaty Reservations on the Establishment of An International Human Rights Regime”, The Comparative and International Law Journal of Southern Africa, 38, 2, 2005, s.149. 9 Paul Guggenheim, “Atlantik Misakı ve Teamüli Devletlerarası Hukuku”, (çev. Necdet Çeşniğ), İnsan Hakları Dergisi, Sayı: 3, Ankara, Mart 1947, s.25-27. (Aktaran: Mehmet Semih Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş Cilt 1, Legal Yayıncılık, İstanbul, 2012, 8. Bası, s.4.). 10 Jack Donnelly, “Human Rights: A New Standard of Civilization?”, International Affairs, 74, 1998, s.13-14.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1