Türkiye Barolar Birliği Dergisi 161.Sayı

337 7BB 'HUJLVL 6H]HUFan B(.7$ù $OL g='(0ø5 edebilirken, bazı durumlarda ise sadece bu tür bir hukukun oluşumunun habercisi olabilir; ancak yine de hiçbir zaman bağlayıcı bir kural haline dönüşmeyebilir. Soft law’u çok kolay bir şekilde uluslararası teamül hukuk kuralı olarak görenler, paradoksal olarak uluslararası hukukun genel bağlayıcı karakterine olan inancı yumuşatma riskini taşırken, soft law’u zorunlu olarak bağlayıcı bir kuraldan daha düşük olarak görenler abartılı karamsarlardır. Bu tartışmalara ihtiyatlı yaklaşmak yerinde olacaktır. Zira bunlar ya sof law’un bağlayıcı normlara dönüştüğü iddialardır ya da uluslararası hukukun kaynaklarının değişime uğradığı anlamını taşımaktadır. İlk kategoriye göre, herhangi bir iddia, devletin gerçek taahhütlerini gerçekten temsil edip etmediğini başka bir deyişle uluslararası teamül hukuku teşkil edip etmediğini belirlemek için dikkatli bir analiz gerektirir. İkinci kategoride ise uluslararası sistemin yapısına devrim niteliğinde bir değişiklik iddiasıdır ve çok daha tartışmalıdır. İddia, uluslararası hukukta geçerlilik kriterlerinde bir değişiklik olduğu ve bunun kabulünün uluslararası hukuk kaynaklarının yeniden işlenmesini gerektireceği yönündedir.122 AİHM’in, soft law ve Avrupa konsensüsün oluşumuna olası katkısı hakkında daha eleştirel ve belirleyici değerlendirmelerde bulunması gerektiğinin ise burada altı çizilmelidir.123 AİHM içtihatlarında Avrupa konsensüsüne başvurmak, uluslararası bir yargıcın (bölgesel) uluslararası teamül hukuku hakkında düşünmesini sağlayabilmektedir. Hatta Öktem’e göre AİHM’in kullandığı konsensüs kavramı, aslında bölgesel124 bir opinio juris olarak nitelendirilmektedir.125 Ancak burada dikkatli olmak gerekir; zira, bazı durumlarda AİHM’in Avrupa konsensüsü olarak değerlendirdiği şey, aslında Avrupa devletleri arasında kabul edilen bir normla örtüşebilir veya A., B. ve C. v. İrlanda davasında olduğu gibi sadece belirli bir bağlayıcı kural oluşturmayan benzer uygulamalara ilişkin bir atıf ni122 C.M. Chinkin, “The Challenge of Soft Law: Development and Change in International Law”, The International and Comparative Law Ouarterly, 38, 4, 1989, s. 856. 123 Wildhaber/Hjartarson / Donnely, 2013, s. 256. 124 Bölge kavramı sadece coğrafi değil, ideolojik veya dini bir bütünlük olarak ele alınacak olursa, bölgesel kodifikasyon çalışmalarına, alternatif bir İslami insan hakları söylemi arayışıyla, Müslüman devletlerin veya örgütlerin katılımıyla gerçekleştirilen çeşitli İslam insan hakları bildirgeleri örnek olarak gösterilebilir. Bkz. Öktem, (2013), s. 387-388. 125 Öktem, (2013), s. 387.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1