Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

96 Cezaevlerinde Hükümlü ve Tutuklulara Yönelik Zor Kullanılmasının ve Kelepçe Takılmasının Sınırları kapsamında kalması için aranan asgari eşik değerlendirmesinde muamelenin sonuçlarının ortaya konması büyük öneme sahiptir. Bu bağlamda yapılan hukuki bir uygulamanın kötü muamele yasağı bakımından aranan eşiği aşması için söz konusu müdahalenin başvurucunun fiziksel veya ruhsal bütünlüğü üzerinde olumsuz etki yarattığına ilişkin makul kanıtların varlığı gerekmekte olup onurunun zedelendiği iddiası dışında başvurucunun herhangi bir kanıtı soruşturma veya başvuru dosyasına sunmamış olduğu anlaşılmaktadır” şeklinde bir gerekçeye yer vermiştir. Mahkeme başvurucunun görev yaptığı adliyede ve birlikte görev yaptığı personel önünde kelepçelenmesi nedeniyle onurunun zedelenmiş olduğuna ilişkin iddiasını kendince belirlediği “asgari eşik sınırının” aşılması noktasında yeterli görmemiştir. Mahkeme burada anlaşılmaz bir şekilde başvurucunun bu eylem nedeniyle iddiası dışında delil sunmamış olduğunu dile getirmektedir. Onur kırıcı ve kötü muamele iddiasının dayanağı olan kişinin görev yaptığı adliyede ve birlikte görev yaptığı personel önünde ortada kaçma veya güvenlik sorununa dair bir durum olmamasına rağmen kelepçelenmesi eylemi sabitken ve bunun doğuracağı manevi yıkıntı karine olarak bilinebilir bir noktadayken ve başvurucu “onurunun rencide edildiğini” dile getirmesine karşın Mahkemece ne tür bir delil arandığı açıkça anlaşılamamıştır. Burada başvurucu haksız kelepçe nedeniyle uğradığı onur kırıcı davranış nedeniyle illaki psikolojik rahatsızlık geçirmek ve doktor tedavisi görmek zorunda değildir. Böyle bir eylemle aşağılanmış olmak ihlal için yeterlidir. Bu muamelenin objektif kriterler içerisinde doğuracağı etki insani bir değerlendirmeyle pek tabi anlaşılabilecek bir husustur. Burada bir hekim raporuna veya tedavi görme şartına göre kötü muamele tespiti yapılamaz. Olayın oluşu itibariyle söz konusu kelepçelerin teşhir ve ifşa amaçlı takıldığı açıktır. Karar bu yönüyle de AİHM’nin istikrar kazanmış içtihatlarına ve Mahkeme’nin kendi geçmiş uygulamalarına da aykırıdır.110 Öte yandan başvurucunun somut uygulamanın kolluk memurları tarafından teşhir edilme amacıyla yapıldığı iddiasını ise Mahkeme “bu iddiayı destekleyen bir olgu başvuru dosyasına yansımamıştır.” şeklindeki gerekçe ile kabul etmemiştir. Somut uygulama Mahkeme tarafından da sabit olmasına karşın Mahkeme bu uygulamanın Sözleşme’nin 3. ve Anayasa’nın 17. maddesi bağlamında onur kırıcı ve kötü muamele 110 AİHM Henaf/Fransa Kararı, Başvuru No: 65436/01, KT: 27.11.2003

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1