Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

115 TBB Dergisi 2022 (162) Kazım Furkan AĞKUŞ / Oğuz BANDIR Temyizin içtihat mahkemesi olması hedeflenmesine rağmen, temyiz edilemeyen kararların bu kadar fazla olması, öğretide bu amacın etkili bir şekilde sağlanmasını engellediği yönünde haklı olarak eleştirilmektedir.25 Burada belirtilmelidir ki CMK’nın 286. maddesinin 2. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde düzenlenen temyiz yasağı düzenlemelerine karşı Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurularında Anayasa Mahkemesi “yargılamanın hızlandırılması ve makul sürede neticelendirilmesine yönelik kamu yararı amacıyla öngörülen itiraz konusu kural”ın Anayasa’nın 141. maddesiyle uyumlu olduğu gerekçesiyle reddetmiştir.26 Bununla birlikte, CMK’nın 286. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinde düzenlenen “ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adli para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları” na karşı temyiz yasağı getiren düzenleme hak arama özgürlüğüne aykırılık gerekçesiyle iptal edilmiştir.27 Yukarıda görüldüğü gibi temyizin konusunu oluşturmayan kararlar soyut ceza veya somut cezaya göre, ilk derece mahkemesinin ve bölge adliye mahkemesinin hükümlerine göre farklı bentlere ayrıldıkları için yukarıdaki bu istisnaların gruplandırılmasını yapmak oldukça zordur. Konuyla ilgili Yargıtay’ın güncel kararlarına baktığımızda uygulamada bazı hususların önem arz ettiği görülmektedir: 1) Yukarıdaki g) bendi gibi soyut cezanın dikkatte alınarak temyiz başvurusunun mümkün olup olmadığının değerlendirildiği durum25 Aynı yönde eleştiri için bkz. Taner, 5237 sayılı CMK’nın Temyiz Kanun Yoluna İlişkin Yürürlüğe Girmesiyle Ortaya Çıkan Farklılıklar, s.53.; Belirli davalara temyiz yolunu kapamanın eşitsizlik yaratacağı ve içtihat oluşturmanın önünü kapatacağı görüşü Fransız Yargıtay Başkanı Pierre Drai tarafından da dile getirilmiştir. Selçuk, “Temyiz Denetiminin Sınırları ve Bu Sınırlara Uymamanın Kaçınılmaz Sancılı Sonuçları/Açmazları/Tehlikeleri”, s. 329-330.; Ayrıca belirtmek gerekir ki 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun m.35/3 uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluna verilen kesin nitelikteki BAM kararları arasında uyuşmazlık bulunması halinde bu uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtay’dan bu konuda karar verilmesini isteme hakkı, Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’na verilmemiştir. Kanaatimizce söz konusu eksiklik Yargıtay’ın içtihat birliğini sağlama amacıyla bağdaşmamaktadır. 26 AYM, T:27.09.2017, E:2017/47, K:2017/129. 27 AYM, T:27.12.2018 E:71 K:118.; İlgili AYM kararlarının karşılaştırmalı detaylı incelemesi için bkz. Hasan Sınar, “Çok Sanıklı Bir Ceza Davasında Temyiz Süreci Devam Ederken, Temyiz Hakkı Bulunmayan Sanıklar Hakkında Ceza İnfazına Başlanabilir mi? Cumhuriyet Davası Özelinde Bir İnceleme”, CHD, Y:2019, C:12, S:3, s.47-57.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1