Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

135 TBB Dergisi 2022 (162) Kazım Furkan AĞKUŞ / Oğuz BANDIR c) Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması. d) Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi. e) Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.91 f) Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi.92 g) Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi. h) Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması93. i) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması. 91 Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemesi bakımından önem teşkil eden husus, 01.02.2018 tarih ve 7070 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile CMKm.188/1’e eklenen “Müdafiin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi veya duruşmayı terk etmesi halinde duruşmaya devam edilebilir” ifadesidir. Söz konusu tarihten önce Yargıtay zorunlu müdafii gerektiren durumlarda, müdafii bulunmaksızın hüküm verilmesi durumunda söz konusu kararlar hakkında bozma kararı vermekteydi. Bkz. Yarg. 16. CD. T:23.02.2016, E:2015/1214, K:2016/1178.; Bununla birlikte mevcut düzenleme uyarınca müdafiin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi veya duruşmayı terk etmesi halinde hukuka kesin aykırılık söz konusu olmayacaktır.; Açıklık kuralının ihlal edilmesinden farklı olarak, sanığın sorgusu yapılmaksızın beraat kararı verilmesi durumunda Cumhuriyet savcısının sanık aleyhine temyiz başvurusunda bulunma hakkı olduğu kabul edilmektedir. Nitekim kişinin sorgusunun yapılması, yalnızca sanık lehine bir hukuka aykırılık olarak değil kamu düzenini ilgilendiren ve maddi gerçeğin ortaya çıkması esasına dayanan bir husus olarak kabul edilmektedir. 3. CD., T:11.9.1946, 8792/7906 aktaran Erem, Ceza Usulü Hukuku, s.598; Yarg. CGK, T:23.03.2010, E:2009/10-245, K:2010/62. 92 Söz konusu maddenin CMK m. 290 ile birlikte dikkate alınması gerekmektedir. Sanığın yararına olan bir hukuka aykırılık olarak açıklık kuralının ihlal edilmesi durumunda, Cumhuriyet savcısı sanık aleyhine hükmün bozdurulması için başvuru hakkı tanımamaktadır. Yalnızca Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine bir başvuru olduğu varsayımında temyiz başvurusunda temyiz sebebi bulunmadığı için başvurunun ön inceleme aşamasında reddedilmesi gerekmektedir. Aynı yönde Bkz. 4. CD. 24.12.1943, 8768/7679 aktaran Erem, Ceza Usulü Hukuku, s.598 93 CMUK’ta da yer alan bu hükümde diğer hukuka kesin aykırılık hallerinden farklı olarak bozma kararı verilebilmesi için usul kuralına aykırılığın hükme etki edip etmemesi araştırılmaktadır. Dolayısıyla da bu hükümde nispi temyiz sebeplerine ilişkin kural geçerliliğini korumaktadır. Aynı yönde bkz. Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, s.823. Bahsettiğimiz hükmün Kanun’un bu maddesinde yer alması ile doğuracağı tek sonuç ise nispi hukuka aykırılık halinin mutlak hukuka aykırılık halleriyle birlikte yazılarak temyiz sebepleri arasında gösterilmese de Yargıtay tarafından temyiz incelemesinde re’sen incelenmesinin sağlanmasıdır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1