Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

158 İdari Yargı Kararlarının Yerine Getirilmesinde Zamanaşımı Sorunu idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Hüküm gereği idare, yargı kararlarını tam ve eksiksiz olarak ve derhal uygulamalıdır.3 Ancak her somut olayın özelliği dikkate alınarak bu süre, kararın tebliğinden itibaren en fazla otuz gündür. Dolayısıyla maddede yer alan otuz günlük süre, idareye tanınan bir hak değil, yargı kararının derhal ve gecikmeksizin uygulanmasına getirilmiş azami bir süredir.4 Yargı kararını tebliğ alan idare, ilgilinin başvurusuna gerek kalmaksızın, somut olayın özelliğine göre makul bir süre içinde idari yargı kararını uygulamalıdır. Ayrıca idarenin karara karşı kanun yollarına başvurmuş olması da kararın bu süreler içinde yerine getirilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz5. Yargı kararlarının maddi koşulların el verdiği ölçüde derhal uygulanması gerekliliği idare hukukunun genel ilkelerindedir.6 Danıştay kararları incelendiğinde, idari yargı kararlarının süresi içinde yerinde getirilmemesi, idare açısından ağır hizmet kusuru oluşturmaktadır ve İYUK 28/3. maddesi uyarınca idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari 3 “Anayasa’nın 138. maddesinin dördüncü fıkrası ile 2577 sayılı Kanun’un 28. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre idare, mahkeme kararlarını derhal ve gecikmeksizin uygulamak zorundadır. İdare, hiçbir durumda hakkında verilen kararları değiştiremez, uygulanmasını geciktiremez, reddedemez veya bu amaçla yeni kararlar yahut yeni idari tedbirler alarak ya da uygulanmasını bir idari kurumun iznine bağlı kılarak bir kararın uygulanmasını dolaylı olarak engelleyemez ve geciktiremez. Bunun yanında bir iptal kararını icra etmenin fiilen veya hukuken imkânsız olduğu -özellikle aynen iadenin söz konusu olduğu- olağanüstü koşullarda dahi idarenin uygulama yükümlülüğü ortadan kalkmamaktadır”. Anayasa Mahkemesi, 02.12.2019, Bireysel Başvuru No: 2016/11026, Resmî Gazete S: 31046, 21.02.2020, Kanunum Mevzuat ve İçtihat Bilgi Bankası, Erişim: 25.11.2021. 4 Bahtiyar Akyılmaz/Murat Sezginer/Cemil Kaya, Türk İdari Yargılama Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara, 6. Baskı, 2021, s. 754; Ender Ethem Atay, İdari Yargılama Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2021, s. 254; Ramazan Çağlayan, İdari Yargılama Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 13. Baskı, 2021, s.740-741; Zehreddin Aslan, Açıklamalı ve İçtihatlı İdari Yargılama Usulü Kanunu, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2019, s. 271; Cengiz Derdiman, İdari Yargının Genel Esasları, Aktüel Yayınları, Bursa, 2.Baskı, 2012, s. 193. 5 Gürsel Kaplan, İdari Yargılama Hukuku, Ekin Yayınevi, Bursa, 2016, s. 429; Evren Altay, İdari Yargı Kararlarının Uygulanmamasından Doğan Uyuşmazlıklar, Turhan Kitabevi, Ankara, 2004, s. 118; “…idarenin yargı kararları icaplarına göre işlem tesis etmeye mecbur olduğu, aynı zamanda temyize başvurulmuş olmasının yargı kararlarının yürütülmesini durduramayacağı…” Danıştay 5.D, 18.01.1994, E: 1991/2995, K: 1994/41; Danıştay 2.D, 28.11.1978, E: 1977/2481, K: 1978/2407; Danıştay 13.D, 28.05.2018, E: 2014/3359, K: 2018/1887 (Kanunum Mevzuat ve İçtihat Bilgi Bankası, Erişim: 25.11.2021). 6 Danıştay 1.D, 20.05.1996, E: 1996/99, K: 1996/105, Aslan, s. 270.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1