159 TBB Dergisi 2022 (162) Müzeyyen EROĞLU DURKAL / Aynur HASOĞLU mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilmektedir. Mahkeme kararlarının kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde açılacak tazminat davaları da ancak idare aleyhine açılabilir. Söz konusu tazminat, yargı kararının yerine getirilmemesinin ikamesi değildir. İdarenin yargı kararını süresinde yerine getirmemesinin bir yaptırımı olup yargı kararının uygulanması zorunluluğunu ortadan kaldırmaz.7 İYUK 28/2. maddesine göre “Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılır. Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur”. Hüküm kapsamında tam yargı davalarında kararın yerine getirilmesi genel hükümlere göre icra daireleri yoluyla sağlanır. Dolayısıyla bu tür davalarda kararın yerine getirilmemesi nedeniyle zarara uğrama ihtimali oldukça düşük olup zarar ancak idarenin hükümde gösterilen miktarı ödememesi ve mallarının da haczinin mümkün olmaması hallerinde söz konusu olabilir.8 İdarelere, tam yargı kararlarının yerine getirilmesi konusunda birtakım tedbirler de öngörülmüştür. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “ödeneklerin kullanılması” başlıklı 20/d maddesine göre; ilama bağlı borçlar, ilgili kamu idaresinin cari yıl bütçesinden ödenir. Söz konusu tazminat miktarı kararın yerine getirilmesinin ikamesi değil, sadece idarenin kararı geç yerine getirmesinden dolayı öde7 Aslan, s. 272; Altay, s. 6; “…T.C. Anayasasının 125., 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28.maddeleri uyarınca hukuken asıl olan yargı kararlarının yerine getirilmesidir. Başka bir deyişle tazminat ödemek suretiyle yargı kararlarının bertaraf edilmesi mümkün değildir”. Danıştay 6.D, 19.02.1992, E: 1990/848, K: 1992/632, Kanunum Mevzuat ve İçtihat Bilgi Bankası, Erişim: 25.11.2021; “… tüm bu süreç içinde davacı tarafından açılan davaların davacı lehine, davalı idare tarafından açılan davanın ise davalı idare aleyhine sonuçlandığı, davalı idarenin yargı kararlarının uygulanmasını sürüncemede bırakacak şekilde irade sergilediği ve bu sebeple hizmet kusuru işlendiği açık olup, bu sebeple davacının uğradığı maliyet farkından kaynaklı zararının davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır”. Danıştay 6.D, 31.05.2017, E: 2013/3657, K: 2017/4335, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, Erişim: 25.11.2021. 8 Aslan, s. 274.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1