Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

166 İdari Yargı Kararlarının Yerine Getirilmesinde Zamanaşımı Sorunu resinde infaz ve icra olunacaktır. Genel hükümlerden kastedilen İcra ve İflas Kanunu hükümleridir. Alacak bir mahkeme kararı ile tespit edilmiş bulunduğundan İcra ve İflas Kanunu’nun ilamlı icraya ilişkin hükümleri bu konuda uygulama imkânı bulacaktır (İİK m. 32- 41). İlamlı icra hükümleri gereğince alacaklı öncelikle icra dairesine başvuruda bulunarak takip talebinde bulunacaktır. İcra dairesi de takip talebine uygun olarak bir icra emri düzenleyerek davalı idareye göndereceği ilamda belirtilen miktarın 7 gün içinde ödenmesi, bu süre içerisinde alacağın ödenmez ve icranın geri bırakılması da istenmezse alacağın cebri icra marifetiyle yerine getirileceği bildirilir. Belirtilen süre içerisinde ilamın gereği yerine getirilip alacak ödenirse ilamlı icra takibi sona erecektir. Belirtilen süre içerisinde içerinde alacak ödenmez ve icranın geri bırakılması da istenmez ise artık ilamın zorla yerine getirilmesi istenecektir. Haciz aşamasına geçildiğinde idarenin haczi kabil olan mallarından28 haczedilerek borç tahsil edilmiş olacaktır.29 İcra İflas Kanunu’nun 82. maddesine göre devlet malları ve özel kanunlarda haczi kabil olmayanmallar haczedilemez.30 28 Bu konuda bakınız Aydın Gülan, “Borcunu Ödemeyen Devlete Karşı ne Yapılabilir? (Anayasa Mahkemesinin İcra ve İflas Kanununun 82/1 Maddesine İlişkin Kararın Çağrıştırdıkları)” İHİD, Y: 16, Ocak 1995, s. 22- 29. 29 “Devletin borcunu ödemeyeceği düşünülemez. Nitekim bu nedenle 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu’nun mahkeme ilamlarının yerine getirilmesini düzenleyen 59. maddesinde, “Mahkeme ilamına müstenit olan düyun (borç) tertibinde karşılığı bulunmadığı takdirde ihtiyat faslından naklonulacak tahsisattan (ödenekten) ve bu tertipte de tahsisat mevcut değilse masarifi gayri melhuze (beklenmeyen giderler) faslından tediye olunur” denilmiştir. Böylece yasa koyucunun, devletin ilama dayalı borcunu ödemesini sağlayıcı hükümlerle bu konuda gerekli önlemleri aldığı görülmektedir. Yönetimin her türlü işlem ve eyleminin yargı denetimine bağlı tutulması, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Yönetim, yargı kararlarını yerine getirmek zorundadır. Yönetimin yargı kararlarını yerine getirmekte gecikmesi ya da yerine getirmemesi yönetimin tazminata mahkûm edilmesini gerektiren bir hizmet hususu olduğu gibi görevi savsaklama, ya da görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. Devlet mallarının haczolunmazlığı kuralı kamu hizmeti görevini yerine getirmenin gereğidir. Bu yolla hem devletin ve kamunun hem de ilgili öbür yasa kurallarıyla kişilerin zararları önlenmiş olur. Öte yandan bu ilkenin kabulüyle, haklı ve anayasal bir neden olmaksızın mahkeme kararlarının yerine getirilmesinin geciktirilmesi olanağının borçlu yönetimin istencine (iradesine) bırakılmış olduğu görüşü de geçersizdir”. Anayasa Mahkemesi, 21.10.1992, E: 1992/13, K: 1992/50, https://normkararlarbilgibankasi.anayasa. gov.tr/ND/1992/50?EsasNo=1992%2F13, Erişim: 08.12.2021. 30 Bu konuda İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesine mahkeme ilamlarının infazı istisnasının getirilmesi gerekliliği yönündeki görüş için bakınız; Turan Yıldırım, “Yargı Kararlarının Uygulanmaması Sorunu”, Uluslararası İnsan Bilimleri

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1