Türkiye Barolar Birliği Dergisi 162.Sayı

7 TBB Dergisi 2022 (162) Burak ERDEM 1900’lü yılların başından itibaren sömürgeci devletlerce çizilen siyasi sınırlar, kıtada Batılı devletlerce tanınan birçok ülkenin oluşmasına zemin hazırlamış olsa da bu sınırlar, tarih boyunca varlığını sürdüren geleneksel Afrika devletleriyle örtüşmemektedir. Tarihsel süreci dikkate almayan, suni sınırların varlığı, bağımsızlığını henüz kazanan eski sömürge devletlerde dini inanç, dil veya kültür bakımından derin farklılıklar taşıyan kabilelerden ortak bir ulus yaratma problemini doğurmuştur. Etnisite ve kabilelere bölünmüş Afrika ülkelerindeki uluslaşma sürecindeki başarısızlık, alt kimliklere dayalı siyasi üslup ve siyaset tarzını beslemiş, bu durum ise Afrika’da baskıcı ve sert bir yönetimin doğumuna neden olmuştur.9 Benzer şekilde sömürgecilik, kıta genelinde, devlet yönetimiyle ilgili siyasi kültür ve gelenekler ile idari teşkilatlara ilişkin kurumsal devamlılıkları ortadan kaldırmıştır. Farklı kabile kültürlerine bağlı olarak, Afrika devletlerinde ortak siyasi kurum ve geleneklerin bulunmamasının yanı sıra sömürgeci devletlerce Batı medeniyetinden uyarlanan siyasi müessese ve teşkilatlar da ülke kültürüne yabancı kalarak bu kültüre uyum sağlayamamıştır. Etkin ve güçlü siyasi mekanizmaların yokluğu, Afrika’da hukukun ve siyasetin kurumsal bir çerçeve içerisinde düzenlenememesine yol açmış ve dolayısıyla bu kural ve kaideler bir noktadan sonra devlet başkanlarının buyruklarıyla şekillenmeye başlamıştır. Bu menfi vaziyete ek olarak Afrikalı uluslarca, siyasi kurumsallaşmaya esas arz edebilecek politik kuram ve yaklaşımlar da ortaya atılamadığından, bağımsızlık sonrası yönetimi ele geçiren siyasetçiler, iktidarı şahsi otoritelerine bağımlı olarak kullanmaya başlamışlardır.10 Son olarak, Afrikalı devletlerin bağımsızlıklarını ancak yirminci yüzyılın ikinci yarısında kazanabilmeleri, henüz yeni kurulmuş Afrika ülkelerinde başkanların siyasi yaşama yoğun şekilde hükmetmeleri sonucunu doğurmuştur. Sömürgecilik ve yoksullukla geçen asırlar, kıtayı güncel siyasi gelişmelerden izole ederek Afrika halklarının demokratik ilkelerden soyutlanmış bir dünyada yaşamalarına neden olmuştur. Bunu fırsat bilen Afrikalı yöneticiler, çoğu zaman ordu des9 Özsoy Boyunsuz, s. 98. 10 Blondel, Presidential Republic, s. 177-178; Özsoy Boyunsuz, s. 98.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1