171 TBB Dergisi 2022 (162) Müzeyyen EROĞLU DURKAL / Aynur HASOĞLU açılacak davaların tabi olacağı süre konusunda 2577 sayılı Kanun’da özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, 2577 sayılı Kanun’un 28. maddesinde yer alan ve idarenin yargı kararlarının icaplarına göre en geç otuz gün içinde işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu yolundaki hükmün, otuz günlük sürenin geçirilmesi ve ilgililerin bu sürenin geçirilmesi üzerine hemen tekrar yargı yoluna başvurmaması durumunda idareleri kararı uygulama zorunluluğundan kurtarmayacağı açıktır. Bu konuda açılacak davalarda ayrık durumlar dışında genel zamanaşımı süresinin esas alınması ve lehine ilam olan ilgilinin ilamın kendisine tebliğinden itibaren 10 yıl içinde idareye başvurarak ilam gereklerinin yerine getirilmesini isteyebileceğinin kabul edilmesi hak ve nesafet ilkelerine uygun düşecektir. 10 yıllık süre idareye başvuru süresi olup dava açma süresi değildir. Dolayısıyla başvurmadan sonraki durumu, 2577 sayılı Kanun’un 10. ve 7. maddeleri kapsamında değerlendirmek gerekmektedir. Buna göre, yargı kararının gereğinin yerine getirilmesi isteminin idarece açık veya kapalı (zımni) olarak reddedilmesi üzerine davanın altmış gün içinde açılması zorunludur”.44 Ancak Danıştay’a göre; dava açma süresi geçtikten sonra yapılacak yeni bir idari başvuru yoluyla dava açma süresinin canlanması mümkün değildir.45 İkinci görüş; bu davalarda Borçlar Kanunu’nun maddi ve manevi tazminat taleplerini düzenleyen 72. madde hükmünün uygulanmasıdır. Kanun hükmü uyarınca tazminat talepleri zararın ve tazmin yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde olayın gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu hükümden yola çıkarak iptal kararının yerine getirilmemesi nedeniyle açılacak tam yargı davaları da idareye yargı kararının uygulanması için tanınan azami süre olan 30 günlük sürenin bitiminden itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak, kanun hükmü gereği tazminat, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Bu durumda idari yargı kararının kasten uygulanmaması suç teşkil ettiğinden ve suç teşkil eden bu fiilin ceza zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu dikka44 Danıştay İDDK, 30.04.2009, E: 2007/1835, K: 2009/1266; Danıştay 4.D, 18.10.1990, E: 1988/5395, K: 1990/2809; Danıştay 8.D, 17.05.1989, E: 1988/808, K: 1989/395; Danıştay 10.D, 25.05.1989, E: 1988/1908, K: 1989/1148; Danıştay İDDK, 11.03.2010, E: 2009/744, K: 2010/473 (KanunumMevzuat ve İçtihat Bilgi Bankası); Benzer karar için Danıştay 10.D, 25.3.1991, E: 1990/1147, K: 1991/1115; Danıştay VDDGK, 18.06.1993, E: 1992/301, K: 1993/74, (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası). 45 Danıştay 6.D, 07.07.2006, E: 2004/3151, K: 2006/3697, Aktaran: Aydemir, s. 99.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1